1 Mart 2016
Salı
Salı ve Cuma günleri KGB turlarımız gelenekselleşti artık.
Bahar da erken geldi, iyice şımardık, saat 15.00 de tur yapıyoruz.
Tam zamanında başlangıç yerindeydik ama Ehsan efendi yine geç kaldı, onu bekliyoruz.
Fatih Başkorsan, tişörtüne baskı yaptırmış.
Logo güzel ama baskı felaket!
İlk hata, yamuk olmuş.
İkinci hata ise, sıcak baskı yüzünden tişört pörsümüş.
Olsun, logo şahane.
Turun adı "Yokuşa süren pembe panter turu".
Pembe taytımız yok ama yokuşa süreceğiz.
Ehsan Deltası 15 dk gecikmeyle katıldı bize.
Ender Şipetnaz kişisi, "Bak benim tişörtüm pembe." diyor ama o kadar uçuk ki pembe değil ancak "mbe" diyebilirim ona.
Boş ver pembeyi NeO, bas deklenşöre..
"Aa, bir ev." diyerekten.
Sohbete dalıp geride kalanları bekleme bahanesiyle yeşilliklere dalıyoruz izinsiz.
Keklikler, koyunlar, papatyalar var, neden pembe panterler olmasın ki?
"Abi, akepeye verdik de ne oldu? Yine kurbanda kescekler bizi.
Olsun ama duble yol yaptı."
Grikorsan diğer koyuna soruyor; "Sen de mi akepeye verdin?"
Diğer koyun; "Yok korsanbaşı, ben mehapeye verdim. İkisi de aynı şey nası ossa."
Bizimkiler; "Ossun ama dabıl yol yaptı di mi?"
Nusret; "İyi ki motorla gelmişim bu tura, buralar bisiklet yiyen incirle dolu. Bak gitti senin Mosso."
Deltaların İhsan; "Çekilin, bana bırakın. Ben hallederim."
"Bırak ulan komtanın şeyini. Her kuşun eti yenmez."
Nusret; "Bunlar akıllanmaz, iyi ki motorum var. Sarı marı ossun, duble yol yaptı."
Aslı; "Başkorsanım Gri'm, gel sen bu tarafa, uyma onlara. Duble yolu ne etçez? Bizim bisikletimiz var, hemi de KaTeMe."
Gri; "Bu koyunların da duble yola ihtiyacı yok ama yine de akepeye veriyorler. Bişey anlamadım ben bu işten."
Aa, Ender de çiçek açtı.
Bu kadar doğaya karışırsan olacağı bu!
Taş Masalı kahvedeyiz yine.
Dut ağacını kuşa çevirdiler, çayı berbat ama yine de duruyoruz burada. Alışkanlık olmuş.
Su içeriz, soda içeriz biz de..
Daha sağlıklı.
Demi kız Ehsan?
Tom sigara içer, Nusret soda şişesiyle korsan marşını çalar..
Nusret komtan, eliyle tuhaf işaretler yapar.
Bu iş böyle olmayacak, haydin bakiim pedallamaya.
Çamaşırhane bizi bekler.
Deltaların İhsan'la ben bir kapıştık ki sormayın.
92.5 kg olmuşum.
Delta'ya yetişeceğim diye kalbi zortlatıyordum az daha.
Zirveye vardık, ardımızdan 5 dk sonra Nusret motoruyla anca gelebildi.
O derece basmışız yani.
Attık bisikletleri çimlere..
Kendimizi de tabi.
Ender' de gelince, Nusret fotoğraf makinemi alıp, "Geçin bakalım şöyle, önce şirin olun."
"Şimdi çirkin olun."
"Bir de kötü olun." diyerek bizi maymun ediyor.
Kapışma bitmedi..
Taner hırs yapmış, basıyor da basıyor.
Ben de, "Gençlerin önünü açmak lazım." deyip biraz sakin takılıyorum peşlerinden.
Başladığımız yere döndük.
Ne mutlu ki günler uzuyor.
17.38
17.38 buçuk..
17.39
17.40 ta durum bu.
Ardından pempe panter durumları.
Gülün siz gülün..
Göstercem türlü oyunlarımı..
Ayyy, bakamiciimm..!
Teslim oldum, etrafım sarılı..
Şipetnaz, "Tamam Neo, en şirin sensin. Ver artık pembe montumu geri."
El finale..
...
..
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder