29 Nisan 2015 Çarşamba

Korsan portakalı..

29 Nisan 2015
Çarşamba

Telefonlar üstüste geldi.
Ben dışarı çıkana kadar bilmem kaç olmuş saat.
Aslı, "Ben geciktim, beklerler mi acaba?" diye beni telefonla aradığında kapıdan çıkmak üzereydim.
"Hadi, geçerken beni de al, birlikte gidelim." dedim.

Buluşup, benim bisikleti arabaya yükleyince saate baktım 14.57.
Nasıl yani? Ne zaman oldu bu zaman?



Yolda Fatih'i aradım ki bizi beklemesinler, biz onlara yetişiriz diyerekten ama telefonu açılmadı.
Vardığımızda hala yola çıkmamışlardı.
Biliyordum zaten, öyle kolay yola çıkılmıyor.



İşte, Oya yanıma yaklaşıp, "Merhaba, ben sizin takipçinizim, şu benim yeni bisikletin ayarlarına bir bakabilir misiniz?" demesiyle olayın içine dalıverdim.



Fatih' de başka bir bisikletin ayarlarıyla uğraşıyor, o yüzden telefona cevap verememiş.



Fren ayarı, sele ayarı derken 15-20 dk da ancak çıkabildik yola.



Olsun du, birlikte olabilmek ve doğanın mis kokusunu ciğerlerimize çekmekti önemli olan.
Öyle de oldu.


Kendilerini portakal sanan bu 3 arkadaş hep yanyana, dipdibe takıldılar tur boyunca.



Kendilerine "Turunçgiller" diyorlar bu 3 portakal özentisi arkadaşımız.


Portakal özentisi olmayan Aslı gibi aklı başında pedalcılar da var aramızda.



Aslında bir aradayken çok da farklı değiliz birbirimizden.



Bazı arkadaşlar farklı havalara girse de..



Bu papatyalar kadar benziyoruz birbirimize.



Çamlık'ta, Taş Masalı Kahve'nin dut ağacının altında yerimizi alıyoruz.



Fatih'in İsveç Dido'su dediği şeyleri çayla birlikte midemize indirirken..



Motosikletiyle peşimize takılıp bizi burada yakalayan İhsan'ın komiklikleriyle gevşiyoruz.



Bir çay, bir çay daha..



Sohbetimize diyecek yok valla..



Bu dut ağacı da bizi izleyip duru..



...



Uzuuuuun bir molanın ardından, geri dönüşe pedallamak için hazırız.



Gün veda etmeye hazırlanırken..



Bizler de salınıverdik Yalı'ya doğru.



Bir lastik patlaması olayı..



Yedek lastik olmayınca yamayalım dedik ama beceremedik.
Yine indi lastik.
Belki de ikinci bir delik vardır.
Daha fazla zaman kaybetmemek için bisikleti orada bırakıp, İhsan'ın motoruyla geri dönüp arabasını alacak Aslı.
Bu da ona ders olsun.
Bir daha yanında yedek iç lastik taşır.



Ördekler gibi peşpeşe dizilip, Yalı'dan Kızılağaç yoluna pedalladık.



Geride kalanları beklemek için durduğumuzda yine araziye dalıveriyorum.



Yol kenarında ölü bir gelincik yavrusu.
Kısacık hayatı güzel geçmiştir umarım.



Aslı, bisikletini alıp geri dönmüş bile.
Beni almadan gitmemiş, ne şeker bu kız yahu.



Şebo, günün son pozunu veriyor.



Arabalarımıza doluşup, yeni bir turda görüşmek üzere birbirimize veda ediyoruz.



Aslı, beni aldığı yere bırakıyor.



Oradan evime varmak 5 dk.


Yeni bir turda görüşmek üzere..

Sevgiyle kalın.

...

..

.





Hiç yorum yok: