5 Ocak 2015 Pazartesi

Nikon'um yere yapıştı..

4 Ocak 2015
Pazar
BBK Pazar turu.

Saat 8.00 de çalar saat ile zıpladım yataktan.
Gözüm pencerede, hava güneşli.
Hemen hızlı bir kahvaltı beni diriltti.
8.35 te evden çıkarken Recep'i aradım, "Ortakent'ten sana katılırım, beraber gideriz." demişti.
Sabah ayazı önce 'doğru giyinmişim' dedirttiyse de Gürece yokuşunda, Bodrum'dan pedallayan diğer arkadaşlara yetişince ter içinde kalmıştım.
Yokuşun kalanını rüzgarlıksız tamamladım ama inişe geçerken terin üzerine soğuğu yememek için tekrar giydim.
Turgutreis'e yaklaştığımda, Yalı'dan pedallayarak gelen Berji'yi de yakaladım.
Birlikte Turgutreis Migros önündeki buluşma noktasına geldik.
Tüm ekip toplanınca, Akyarlar'a pedalladık 42 kişi.
Akyarlar molasından sonra yine Turgutreis ve oradan Kadıkalesi üzerinden Gümüşlük'e pedalladık.
Kadıkale'si yakınlarında, bisikletin üzerinde sürüş halindeyken bir iki fotoğraf çektim.
Fotoğraf makinemi gidon çantasına koyarken elimden fırladı ve asfalta düştü.
Hasar yok gibi görünüyor.
Pili yerinden çıkmıştı, yerine taktım, açtım, çalışıyor.
Çok kereler düştü bu makine ama ilk kez bu kadar kötü yapıştı asfalta.
Nikon, şahane makine. Kompakt mompakt ama çok işimi gördü.
Bir de fotoğraf çektim.
O da tamam.
Bir oh çekip yola devam ettim.

Gümüşlük'te mola verince hemen çıkarıp yeniden denedim ama makine çalışmasına rağmen fotoğraf çekmiyordu.
Bundan sonra da telefonla çektim fotoğrafları.
Eve gelince çektiğim fotoğrafları kurtarayım bari diye taktım bilgisayara ama sonuç sıfır.
Kartı okuturum belki diye denedim o da olmadı.
Çıkıp bir iki internet kafede kart okuyucu ile kurtarmaya çalıştım fotoğrafları.
O da olmayınca pes ettim ve elimdeki fotoğraflarla yetiniyorum bu yazıda.





Telefonla çekilen fotoğraflarda alıştığım kalite ve rek ayrımı malesef yok.
Üzücü.
Canımız sağolsun.



Herkes köfte ekmek derdinde.



Simit, poğaça takılanlar da var tabi.



Ağır abiler çok acıkmışlar.



Biz gelince amma şenleniyor burası.



Her masada ayrı muhabbet.



Köfte sırasında ayrı.



...



Bunun tavuk mu yoksa horoz mu olduğunu anlayamadım ama ..



Çok dağılmış görünüyor.



Bir de buna bak. Nasıl derli toplu.



Dereköy sonrasındaki yokuş, Bodrum'a pedallayarak dönen 10 kişilik guruba ter döktürdü ama herkes sağlam tırmandı doğrusu.



Toplandılar, beni bekliyorlar.



Dereköy'ü geçerken..



Bize eşlik eden yeni bir kuçumuz oluyor.



Önce havlıyorlar, sonra da bizimle birlikte koşmaya başlıyorlar.



Ortakent'te Füsun'un evine çaya davetliyiz.



Hava bulutlandı, yağmur yağabilir ama tur sonlarında sohbet her zaman tatlıdır.



Cesur fotoğrafçımız Özgür, her türlü tehlikeye atıyor kendini iyi fotoğraf için.



Füsun, "İyi ki geldiniz, evimi şenlendirdiniz." diyor.
Sen de iyi ki varsın Füsun.



Memo, "Hadi geç Özgür, bir de seninle çekelim gurubu." diyor.
Deli bunlar.



Yağmur başlayınca verandada daha samimi oluyoruz.



Çaylara, kurabiyelere devam.



Bir de çekirdek geldi, artık hiç kalkmaz bunlar.

Yağmur bir ara durunca, "Hadi" diyorum.
"Yeniden kocaman bulutlar geliyor, ıslanmadan gidelim evimize."
Herkes yorulmuş, kalkmak istemiyorlar ama yağmur korkusuna yeniden pedallara basıyoruz.



Mindos kavşağında "İyi ki varsınız, şahane bir tur oldu yine." seramonisi..




Yeni turda, yine yollarda, yeniden pedallamak üzere veda ediyoruz birbirimize.






..

.





Hiç yorum yok: