Arkadaşımızın evinde, şahane bir manzara eşliğinde, çok özenilerek hazırlanmış bir kahvaltı ile başlıyoruz güne.
Devamında evde mutfak giderindeki bir sorun yüzünden evi basan suyu temizleme ve sorunu giderme çabaları ve çalışmalarıyla geçen günün bu şekilde sona ermesine gönlüm razı olmuyor ve BeBeK ile güzel bir antrenman turuna çıkıyorum.
Askeri kampın yokuşunun ikinci yarısını Emin'le telefonda konuşarak bitiriyorum.
Emin; "Sana koymaz bu yokuşlar" deyip, konuşmayı inadına uzatıyor.
Sağolasın sevgili dostum, yazdım bunu bir kenara.
Gümbet'in içinden geçip, Bitez yokuşunu tırmanmaya başlıyorum.
Tesadüf bu ya, bu yokuşun da ortasında Umut'tan bir telefon.
Bu yokuşun ikinci yarısı da Umut'la konuşarak bitiyor.
Bitez'e inerken bitirilmeye çalışılan asfalt yollar sürpriz oluyor bana.
Aslında bu devirde gayet normal.
Bütün bir yıl boyunca bitmeyen asfalt çalışmaları seçime 2 gün kala bitiriliyor.
Bunlar bizi salak yerine koyuyorlar.
Nefret ediyorum tüm politikacılardan.
Keşke şu bisikletimden hiç inmeden, tüm dünyayı dolaşarak tamamlasam kalan ömrümü.
Belki o zaman bu iğrenç sistemden daha az etkilenirim.
Bacaklarımda şu anda yangın olsa da esas yangına hassas yerim, nah şurasıdır.
Dilek yolunu uçarak iniyorum.
Çıkışta beni geçmek için var gücünü harcayıp zafer kazanan kamyonun yanından, inişte bir geçişim var ki.!
Üst Ortakent'i de geçip tam yokuşa saracakken, yolun kenarında bekleyen Fatih'i görüp duruyorum.
Pek fazla şaşırmıyor.
Benden her zaman böyle şeyler bekliyor.
Birazdan Füsun' da geliyor.
Çay davetini nazikçe reddedip, terim soğumadan yoluma devam ediyorum.
Sıkı bir tempo ile duraksız molasız eve pedallıyorum.
Akşam turu 30 km.
Allah bereket versin.
Sevgi, saygı ve sağlıkla…
…
..
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder