Parçalı bulutlu bir hava ama arada güneş kendini gösteriyor aradan.
Rüzgar yok, soğuk yok. Hadi pedallamaya.
BBK da duyur. Ercü'yü ara.
Kimse gelmiyor. Ercü yan çiziyor.
Tamam o zaman solo gezi olacak.
Az yük ve ince bir giyimle attım kendimi dışarı.
Bir solukta Bardakçı'nın arkasındaki değirmenlere tırmanıverdim.
Neymiş şu inşaat bir görelim bakalım.
Kaçak bir durum yok.
Adamlar ne yapacaklarını ilan etmişler burada.
Her türlü iletişim de mümkün.
Ama ben oradaki çalışmayan ve beni fotoğraf çekerken dikkatle izleyen insanların yanına gidip.
"Kim bu inşaatın sorumlusu?" diye soruverdim.
"Kim soruyor? Siz kimsiniz?" sorularıyla cevap veriyorlar.
Ben de "Önce ben sordum." deyip gülüyorum.
Neyse, ben adımı vermeden diyaloğumuzun başlamıyacağını anladım.
Konuştuğum kişi proje asistanlarından biriymiş.
"Bu kocaman duvarın, oraya astığınız resimde neden görünmediğini açıklar mısınız?" sorusuna, "O duvarın üzeri taşla kaplanacak (yukarıdaki fotoğrafta olduğu gibi), ve doğaya uygun bir hale gelecek" dedi.
Ben, "Yine de oraya astığınız temsili resimde olmayan bir duvar olacak. Yani bizi kandırıyorsunuz." dedim.
O da dağları kaplayan yapılanmayı göstererek kendini haklı çıkarmaya çalıştı.
…!
Gümbet sahilinde güneş, "Bu fırsatı kaçırma, rüzgar da yok, at kendini denize. Yoldan geçen birine de fotoğrafını çektirir, arkadaşlarına acayip hava atarsın." diyor.
Ama ben buna kanmıyorum tabi.
Ortalıkta onca virüs dolanırken…!
Güneş E vitaminlerini vücuduma böyle de zerk eder.
Aman yarabbi, hava gerçekten çok güzel.
Yeni Rakı
Türkçe meali; "Vahşi hayvan girebilir."
Ağacın güzelliğine bakar mısınız?
...
Buraların şimdiki sahibi.
Al sana bitez.
Bir de iskeleden.
Sahilden devam.
Amin
Sakin bir deniz ve iki sevgili gibi iki yelkenli buldum, birkaç fotoğraf alayım.
Bitez bağ arası yollarında Bitez bağ evleri Bodrum'un başka bir güzelliği.
Bir zamanlar Bodrum halkının kalkınmasını sağlayan mandalinalar şimdi yerleri süslüyor.
Bahar gelince bu bahçede kır düğünleri olur.
En sevdiğim evlerden biridir.
Yok mu alan?
Bu ev de listemde.
Piyangodan filan para çıkarsa bu evlerden alıp bozulmasını önlemeye çalışacağım.
İçinde yaşamam şart değil, bozulmasınlar yeter.
Mandalina suyu ve mandalina reçeli yapıp zengin olunur mu?
Zevksizlik örnekleriyle dolu bu restorasyonlar.
Çok mu zor taşla yapmak?
Bugün kedilerin durup poz verme günü.
Değerlenen mandalinalar da yok değil elbette.
Mola zamanı.
Güzel.
Bir de bu ev.
Yıkılmadı gitti.
Bayılırım bu tarza.
Bacası bile sağlam.
Nasıl? Yakıştı mı?
Dönüşte yanımdan geçen bir motosiklet "Bip biiiip." diye israrla selam verdi.
Kafasındaki kasktan ve son anda gördüğüm için tanımadığım kişi bizim Neco çıktı.
Dönüp bana yetişiyor ve ayaküstü 15 dk çene çalıyoruz.
Severim Neco'yu, çok özel bir adamdır.
Hep diyorum ya Kardeşler fırını diye, işte burası.
Bodrum'un en kaliteli ekmeği ve unlu mamulleri buradadır.
Ve de çok ucuz. Ya da olması gerektiği gibi, kazık değil.
Bodrum'da herşey çok kazık ya.
Neden?
Biz burada yaşayan insanlar çok mu zenginiz?
Hayır değiliz.
Niye kazıklıyorsunuz bizi arkadaş?
Zaten bu yüzden turistleri de kaçırıyorsunuz.
Neymiş, çok kısa sezonmuş. Bu yüzden ancak kar edebiliyorlarmış.
Yapma kardeşim bu işi o zaman. Ya da git memleketinde yap.
Heryerde her işten yüzlerce dükkan var. Bir de sen açınca ne oluyor?
Aynı malı satıyorsun. Neden?
Başka birşey sat yahu, olmayanı ya da daha değişiğini.
Olur mu? Kebap iyi satıyor, o zaman ben de hemen yanına bir kebap dükkanı daha açayım, birazını da ben kazanayım. Yuh senin ufacık beynine.
Diye diye eve varıyorum.
Bizim sokak kazıldı, su boruları yenilendi.
Kayrak taşlı yolumuzun yerine asfalt dökmezler umarım.
…………
Akşam 19:00 da facebook BBK sayfasında şöyle bir muhabbet oldu.
Ardından 20:30 da meydanda buluştuk.
Gittiğimde Kaan ilk gelmiş ve meydanda daireler çiziyordu.
Öyle kaptırmışki benim geldiğimi bile farketmedi.
Onu bu girdaptan kurtarıp normale dönmesini sağladı oraya varışım.
Şu ışıklı endama bi bakın yahu.
Her derde deva bu müstesna yaratık.
He he.. Yine narsist yanım debreşti.
...
"Eee." dedik. "Nerede bu millet.
Bitez'den 15 dakikada gelen Hacı'yı kutluyor hatta kutsuyoruz.
Kask takmamış çünkü başını ağrıtıyormuş.
Hastalığı atlatmaya çalışıyor.
"Fazla üstüne varmayın. Ne derse 'He.' deyin." dedi doktor.
Biz de "He." dedik.
Ardından zat-ı muhterem Ufuk efendi teşrif ettiler.
İki hoşbeş, iki dedikodunun ardından gece gidilecek en iyi parkurun 'sahilden Bitez' olduğuna karar verip bastık pedallara.
'Hık' diye bitti Bodrum-Bitez yolu.
Kesmedi, Aktur Dilek Yolu'nun tırmandık.
Tepede soluklanıp bir iki foto peşine düştük.
Gece fotoğrafı çekmek alışık olmadığımız bir şey.
Herkes elindeki makinelerle oynuyor çözmek için.
Ufuk'un umurunda değil, fırsattan istifade şekerleme yapıyor.
Daha önce mola verdiğimiz bu köy kahvesini buluyoruz.
Şansımıza soba da yanıyor.
Sıcakta hepimiz mayışıyoruz.
Çaylarımızı yudumlayıp Kaan'ın yamaç paraşütü tecrübelerinden bilgiler alıyoruz.
Hacı'yı bilmem ama ben ve Ufuk denemek istiyoruz ilk fırsatta.
Kaan' da "Uçuralım sizi." diyor.
Daha fazla oturursak eve araba ile gitmek isteyeceğiz.
Soba gittikçe daha fazla ısı vermeye başladı.
"Hadi." dediğimizde iş işten geçmişti.
İçerinin sıcağına alışıp, gerçekten mayışmışız.
Dışarısı soğuk geldi.
İki pedal basıp akşam ayazını da soluyunca mayışıklık filan kalmadı, ayılıverdik.
Kısa sürede yeniden tempomuzu bulduk.
Ortakent çarşısına kadar kıvrılarak çıkan çok temiz asfaltta bir yandan sohbete de devam ettik.
Ortakent simitçisinden simitler alındı ve önce Bitez sapağında Hacı'yı ardından Oasis kavşağında da Kaan'ı bırakıp Ufuk'la merkeze indik.
Gece gezileri bir başka oluyor.
Tavsiye edilir efems.



























































Hiç yorum yok:
Yorum Gönder