20 Aralık 2019 Cuma

Bodrum işeleri.

16-17-18 Aralık 2019

Bodrum'dan Antalya'ya taşınmamın üzerinden 15 ay geçti. Yılbaşı öncesi işler azalınca bunu fırsata dönüştürüp Bodrum'da 3 günlük bir tatile karar verdim.
Pazar gecesi 23:59 otobüsü ile sabah 7:30 da Bodrum'daydım.
Yanımda bisikletimi de getirdim ki hem antrenmanlardan uzak kalmayayım hem de Bodrum'un özlediğim yollarını pedallayayım.
Otobüs şöförleriyle kavga etmemek için bisikletimi söküp, karton kutuya koydum. Hem de orijinal kutusunu daha küçültüp 120x77x20 cm boyutlarında bir tv kutusuna benzettim. Tek kelime bile etmeden bagaja koydular. Meğer ne kolaymış bisiklet taşımak.



Sevgili arkadaşım Ahmet beni karşıladı, yatağımı bile hazırlamış. 2 saat uykudan sonra muhteşem bir kahvaltının ardından bisikletimi kutusundan çıkarıp kurduktan sonra ilk günkü rotamı pedallamak üzere Kızılağaç rampasına vurdum kendimi. 
Ana yolun altındaki "kademe yolu" dediğimiz yoldan gittim ki diğerinden daha dik olan bu rampayı da gelmişken pedallayayım istedim.
Fakat bir tuhaflık var, normalde bu yokuşu hiç ayağa kalkmadan bitiririm ben ama bu sefer öyle olmadı. Yaklaşık %14 eğimli yerlerde ayağa kalkmak zorunda kaldım ama yokuşu bitirdim.
Kızılağaç yoluna saptıktan sonra yokuş daha düşük eğimle biraz daha devam ediyor. Orayı tırmanırken gözüm arka dişliye yani rubleye takıldı. Ben birinci viteste gittiğimi sanırken meğer 4 te pedallıyormuşum. Kutuda ne olduysa vites ayarları bozulmuş ve ben kademe yokuşunu dördüncü vitesle çıkmışım. Zaten yokuşun bitmesine çok az kaldı, bundan sonrası sahile kadar hep iniş, sahile varınca ayar yaparım dedim ve devam ettim.



Yalıçıftlık sahilinde kimsecikler yok.



Vites ayarlarını yaptıktan sonra keyfim iyice yerine geldi.



Bu arada 2 kadın, sahile bir şezlong ve 2 sandalye getirip, soyundular, birkaç selfi çektikten sonra uzanıp güneşlenmeye başladılar.



Ben de Yalı'dan Çiftlik yolunu geçerek, Etrim yokuşuna vurdum kendimi.
Vitesleriniz ne kadar iyi çalışsa da bu yokuşu bitirmek hiç bir zaman kolay olmuyor.



Etrim köyüne inerken manzara balkonunda duraklıyorum.
Masanın hemen bitimindeki evler Etrim, gidonun arkasında Pınarlıbelen, selenin arkasında da Mumcular görünüyor.



Benim niyetim, bu köylerden sırasıyla geçip Güvercinlik'te mola verdikten sonra Bodrum'a dönmek.



Yokuşu indikten sonra, Boğaziçi köyünde yaşayan üniversiteden ve müzisyen arkadaşım Tayfun'u aradım ve Güvercinlik'te buluşmayı teklif ettim. 15 aydır görüşmemişiz o da özlemiş gari.



Meğer onlar, ben telefon etmeden önce de oradalarmış, yine geri döndüler benimle bir çay daha içmek için.
Sağda Tayfun ve solda kardeşi Haldun.



Eski dostlar gibisi yok.

------------------------------------------------------------------

Bodrum'da ikinci günüm.
Kahvaltıdan hemen sonra bu günkü "Tour de Milas" rotamı yapmak için Yokuşbaşı'nı çevre yolundan tırmanmaya başladım.



Bu yokuşta emniyet şeridinin çok daraldığı bölümde kamyonlar biraz sıkıştırıyorlar, dikkat etmek lazım.


Ben yine de buradan klasikleşmiş Bodrum çıkışı fotoğrafımı alıyorum.
Bu güne ait başka fotoğraf yok. Dünden daha zindeyim ve sadece su takviyesi için duraklayıp 85 km sürüyorum. Milas öncesindeki yokuşta yol çalışması karmaşasına girmeden Bodrum'a dönüyorum.

---------------------------------------------------------------

Üçüncü gün, Gümüşlük günü. 



Ortakent, Gürece, Karaincir, Aspat, Yalıkavak üzerinden Turgutreis'e varıyorum.



Burada, muz, enerji bar ve su takviyemi yapıyorum.



Arada bir mola lazım. Yarışta değiliz.



Gümüşlük rotamı Kadıkalesi sahilinden yapıyorum ki Efeler ailesini de göreyim.



Şansıma Mahmut Efeler bahçede kahve keyfi yapıyor.
Birlikte kahvemizi yudumlayıp kısa sohbetimizi yapıyoruz.



Minik afacan kızlarının uyku saati olduğu için onu göremiyorum ama Figen sohbetimize katılıyor ve sonrasında beni yolcu ediyorlar.



Bir Bodrum duvarı.

  

Gümüşlük'te, elmalı kek eşliğinde çay içmeden olmaz.
Hele de birkaç Gümüşlük pisisi sevmeden asla!
Beyaz pisi sevdirmeye pek hevesli değil ama...

  

.. ben çağırmadan kucağıma atlayan da var.

  

Gümüşlük balıkçı lokantaları..
Onlar olmasa sahil olurdu ama onlarsız da Gümüşlük olmaz.



Her haliyle eşsiz Gümüşlük.

3 günlük Bodrum tatilimde, 3 ayrı rota pedalladım, özlediğim arkadaşlarımla şahane zamanlar geçirdim. Bana çok iyi geldi, ilk fırsatta yeniden yapacağım.

Sevgiler...


...

..

.





Hiç yorum yok: