11 Ekim 2017 Çarşamba

Bi turunculuk, bi bişey..

11 Ekim 2017
Çarşamba

Korsanbaşı Fatih Gri gelmiş, tur düzenlemiş.
Gitmemek olmaz.

11.00 de Yalı kafede başlayacak tur için 10.11 de Bodrum'dan çıktım.



Anayoldan değil de bir alt yoldan "Kademe" yokuşunda çıkmaya karar verdim.
Burası daha dik bir çıkış, antrenman için iyidir.



Bodrum'dan Yalı'ya 40 dk sürüyor.



Bisiklet için mükemmel bir hava.



Herkesten önce gelmişim.
Limonlu çayımı söylüyorum.
Çayım bitmeden Turuncu Tosbağalar geliyorlar.



Fatih tüm yaz boyunca bisikletine binmemiş, o yüzden inen lastiklerini şişirmek için son teknoloji olan karbondioksit tüplerini kullanmayı düşünüyor.



Ne zorluğu olabilir ki?



İşte bu tüpü içinde tutan bir hazne var..



Onu yerleştiriyorsun ve lastiğin sibopuna bastırıyorsun, oluyor.
...
Olmuyor tabi. Bir şeyi yanlış yapmışız, hava basılmıyor.
Tüpü çıkarmaya çalışırken de tümünü boşaltıyoruz.
3 kişi bir basit aleti çalıştırmayı beceremedik.



Fatih; "Bak!" diyor. "Bir de dünyanın en hafif pompasını aldım internetten."



Takıyorsun lastiğe, "Fırt, fırt.." basıyorsun havayı.
...
Onu da beceremedik. İnce sibop için ayrı, kalın sibop için ayrı ayarı var.
Biraz hava bastık ama pompayı çıkarırken sibopun içini de çıkarınca tüm havası boşaldı lastiğin.
En sonunda, Mesut'un 5 liralık pompasına kaldık ama bizim 20 dk uğraşıp yapamadığımızı o 5 dakikada yapıverdi.
Ne demişler; "Bildiğin yol, en kısa yoldur."



Mucit Fatih bu gün çuvalladı ama yarın yeni bir icatla gelecektir eminim.



Ben bakkaldan su alırken Turuncu Tosbağalar yola düzülmüşler bile.



Seviyorum ulen ben bunları.



Turuncular ama iyiler.



Dile kolay, 6 km yol aldık.
Haliyle terledik.
Güneşte oturup, kuruyalım gari.



Çayları sodaları tükettik, terimiz de kurudu, fotoğraf çekip dönelim gari dedik.
Bisikletleri birbirine çatıp,



Fotoğrafa dekor yapalım istedik.



KTM Spor bu konuda da beceriksiz çıktı.
Bisikletler devriliverdi.



 Olsundu!
Yine de iyi insanlardı onlar.



Kahvenin sahipleri.
Patron olmak başka bir şey.
Duruşları bile farklı.



Güzel mekan.
Bahçesindeki kocaman dut ağacını kesen kahveye artık gitmiyoruz.
Çünkü buranın sahipleri ağaç kesmek ne demek, dallarına saksıda çiçekler asıyorlar bir de.
Kuşlu rüzgar gülleri de var.



Herkese tavsiye ediyoruz gari.



Şahane bir yer.



Bir türlü ayrılamıyoruz.
Sohbet bitmiyor.



Ben de kahvenin içini fotoğraflayayım.



Atatürkçüyüz ilelebet.



Bizim turuncular yine oturmuşlar.



Hadi kalkın yahu, daha dükkan açacağım ben.



Onları kaldırıyorum zorla ama ben önden gideceğim diye ayrılıyorum.
Böyle de feyk atarım işte.



Mıstık kafede soda molası.
Arka frenden gelen sesi kesmek için küçük bir ayar çekiyorum.



Bu günkü antrenman da bu kadar.
Yarın ola hayrola...

...

..

.





Hiç yorum yok: