13 Haziran 2014 Cuma

SPD pedalla Gümüşlük

"Saat 15.00 de olsa bugün SPD pedallı Gümüşlük turumu yapacağım" dedim ve attım kendimi yola.

Daha Mindos çarşısına gelmeden sol pedalın kilide geçmemesi yüzünden durup bir 15 dk uğraştım.
Olmadı.
Yol üstünde Dechatlon'a uğrayıp, sorunun 3 gün önce onlardan aldığım ayakkabı ile ilgisi var mı diye soracağım.
Nasılsa servisleri var hallederler.




Mindos Çarşısı'na uğrayıp Kulüp odacığının son durumunu teftiş ediyorum.



Çalışan arkadaşlar, "Tamam, bitti." diyorlar.
Umarım bitmiştir Kulüp odacığı.



Dechatlon'da çok yardımcı oldular.
Sol kalleri değiştirdiler, sorun çözüldü.
Kaller nedir diye merak edenler için;
Kilitli pedala geçmesi için ayakkabının altına takılan metal adaptör diyebiliriz.
Benim kaller sanırım hatalıydı, bunun onlardan aldığım ayakkabı ile hiç ilgisi olmamasına rağmen sorunu hiçbir ücret talep etmeden çözdüler.
Teşekkürler Dechatlon.


SPD pedallarım sağlıklı çalışır durumda..



Ben, mutlu mesut bastım pedallara.



İşte Gümüşlük sapağı.
Dereköy üzerinden gideceğim.



Değirmenlere çıkan yokuş %10 olarak belirtilse de bazı yerleri en az %15.
Burada "babanne" vitesini kullandım bir ara.



Ne de olsa ben de "dede" sayılırım artık.



Köylü hanımlar..



Artık biz bisikletlilere alıştılar.



Alışamayanlar da var elbette.
İlerideki ağacın altından 2 delikanlı, benim durakladığımı görünce uzaktan önce laf attılar, olmadı yanıma gelmeye çalıştılar hızla.
Belli ki bisiklete merakları var.
Biri Diyarbakır'lı, diğeri Suriye'li.
"Ne yapıyordunuz ineklerin yanında?" diye sordum.
"Dütyorduk." dedi Diyarbakır'lı olan.
"O da ne demek yahu?" dedim.
"Dütyorduk, düt düt." dedi.
O zaman anladım, "Haa, dut yiyordunuz."
"Düt, dut, her ne ise işte." dedi.

Bisikletimi satın almak istedi, otelde çalışarak kazandığı parasıyla.
"Çok para" dedim.
"Ne kadar çok? Milyar var mı?" dedi.
"1200," deyince, "Ben o parayla araba alırım be." dedi.
"Ben de satmıyorum zaten. Spor yapıyorum bununla." deyince,
"Ne sporuymuş o?" diye sordu.
"Bisiklet sporu." dedim.

Böyle bir spor dalı olduğundan haberi yoktu anlaşılan.



Gümüşlük'teki fırından pazarlıkla 2.5 liralık keki 2 liraya aldım,
"Başka param yok." diyerek.



Çok severim bu çay bahçesini.



Her ne kadar yasakçı belediyenin işletmesi olsa da yanımda getirdiğim muz, kek ve su ile yasağı deldim.



Yasakları delmekte üstüme yoktur.



Önümde oturanlar da kalkınca manzaram şahane oldu.



Molaları uzatmaktan hoşlanmam.
Denize girmekten de vazgeçtim zaten.



Güneş şahane, dursam yakacak ama ben basıyorum pedala ve kendi yarattığım rüzgarımla serinliyorum.



Aynı ağaçta hem limon hem de portakal yetiştiren bu adamla konuşmaya çalışıyorum ama sesimi duyuramıyorum.
Adam beni hissetmedi bile, bu kadar mı sağır olunur?



Gürece yokuşunu çıkarken, emniyet şeridini kullarak aşağı doğru inen güneş gözlüklü köylü teyzenin "Merhaba" sına bayıldım.
Ben böyle insanların yaşadığı ülkeye aitim.
Az da olsalar.



Gölgem uzuyor ama arkada kalan güneş bacaklarımı yakıyor.



Bodrum'a inişte bu sağdaki kız da gülümsüyor bana.
Bu sıcakta bisikletin tepesinde bir deli görünce gülmeyip de ne yapsınlar.



Mindos Çarşı'ya yeniden uğruyorum.



Tabelamız da asılmış, işlem tamam.
BBK odacığı hazır.



İlk konuşmamızda, bu havuza bakan kocaman bir dükkanı vereceklerini söylemişlerdi ama
 bu küçük odacık da bizim işimize yarayacaktır.


45 km

Gelelim SPD pedalların yararlarına.

Ayakkabınızı pedallara kilitliyorsunuz ve artık siz de bisikletin bir parçası oluyorsunuz.
Pedala hem basarken hem de çekerken güç verdiğiniz için tabanlarınıza daha az basınç oluyor ve uyuşmalar tamamiyle yok oluyor.
Bacağınızı yukarı kaldırırken çalışan kaslarınız güçleniyor ve bu kasların da kullanılması size ek güç sağlıyor.

İlk kullandığınız zamanlarda kilitli pedal kullandığınızı hep aklınızda tutarsanız alışma süreniz boyunca bir sorun yaşamazsınız.
Bir çok dalgın arkadaş "10 kere düşmeden SPD pedala alışılmazmış" sözünün arkasına saklansalar da, siz dikkatinizi devamlı kılarsanız böyle bir sorun yaşamazsınız.

SPD pedallı günler diliyorum.



..

.







Hiç yorum yok: