4 Nisan 2014 Cuma

Güle güle ...

Dünyaları pedallayasım var bu gün de ama bir miskinlik çöktü üzerime.
Dün gece Ortakent Kefi'de program yaptık.
Sanırım, arkadaşların da desteğiyle biraz fazla kaçırdık.
Bir süre ağırdan almam lazım çünkü yakında uzun ve zorlu bir tur planlıyorum.
Tour de France değil elbette ama biraz zorlu.

Çıtayı yükseltmek gerek, aynı yerde dolanmak bana göre değil.
Sporcu kimliği kazanıyor olmak da hoşuma gidip duru.
Yaptığım antrenman turları beni daha da ileri taşıyacaktır.

Bu günse, bir bahar yorgunluğu var üzerimde.
Tamam o zaman, ben de dinlenerek geçiririm günümü.


İçmeler'in biraz ilerisinde, sevdiğim, sakin bir koy burası.



Bazen 1-2 balıkçı olur, genelde de boştur.
Denize girerim diye içime mayo giymiştim.
Uzanıp güneşleneyim bakalım, belki deniz beni çeker.
Güneşlendim ve neredeyse uykuya dalıyordum.
Çekmedi deniz, 1 saat sonra toplanıp Fatih'e uğradım dönüşte.
Akşam 20.00 de BBK'nın Çanakkale Turu'na katılıyor o da diğer 47 kişi gibi.
Benim cumartesi gecesi programım olduğu için malesef bu muhteşem tura katılamıyorum.
Grupla otobüs yolculuğuna katılıp, ertesi gün hemen dönmeyi bile düşündüm ama işe yetişmem neredeyse imkansız.

Madem gidemiyorum, hiç olmazsa arkadaşlarımı uğurlayayım diye 19.30 da otobüsün geleceği yere gidiyorum.



Benden daha erken gelen tedbirli arkadaşlar var.



Burayı otobüs garına çevirmişler.



Yolculuk için gerekli şeyler arasında Lorenzo'nun vaz geçemediği oyuncakları da bulunuyor.



Emrah' da geldi.
Böyle bir organizasyonu yönetmek kolay iş değil.
Elinden telefonu düşmüyor.
Turgutreis'ten gelecekleri alan otobüs ve kamyonu uzaktan idare ediyor.



Bisikletleri zarar görmesin diye herkes farklı önlem almış.
En korunaklısı Ayşe'nin bisikleti.
Arkada Fatih, daha teknik çözümler bulmuş.



Sabahnur, masa örtüsünü gidona sararak bisikletini koruyabileceğini düşünmüş.



Herkes farkı yöntem uygulamış.
Kimisi de olduğu gibi kamyona teslim ediyor.
Hiç sarıp sarmalamadan uzun bir yolculuğa çıkmalarında sakınca görmemişler.



Herkes birbirini görmekten memnun.
...



Yükleme işi uzuyor..



Bisikleti kamyona konan, otobüsteki yerini alıyor.



Bisikleti olmayan 4-5 kişi de var.
Küçükkartal Emir onlardan biri değil.
Kırık bacağı iyileşti ve ilk kez Çanakkale'de bisiklet sürecek yeniden.



Uzun bir yolculuk olacak ve büyük bir ihtimalle çok eğlenecekler.



Fatih' de uğurlamaya gelenlerden.
O da benim gibi bu geziye işleri yüzünden gidemiyecek.
Bisikletlerin kamyondaki yerlerini almalarına yardım ediyor.



Toplam 44 bisiklet.



Bu da benim gidemeyen BeBeK ve arkadaşı.
Kimin acaba? Sanırım Bahar'ın bisikleti.






Arkalarından su döküyoruz.
"Su gibi gidin, su gibi gelin."



Sayım yapılıyor.



Yüzler gülüyor..



Yerler doluyor.



Onlar da gitmek istiyor ama Bodrum onları bırakmıyor.

Benim bisikletin yanındaki Sabahnur'un bisikletiymiş yahu.
Gidonunun sarılı olmasından anlamalıydım ama gece karanlığında sadece fotoğrafa odaklanmışken bu ayrıntıyı kaçırdım.

Otobüs ve kamyon yola çıktıktan sonra anladık o bisikletin unutulduğunu.
Fatih, arabasıyla arkalarından yetişip, kamyona yüklemek üzere yola çıktı.


Küçük bir dalgınlık dışında herşey yolunda görünüyor.

Güle güle gidin, güle güle gelin sevgili arkadaşlarım.



..

.








Hiç yorum yok: