23 Mart 2014 Pazar

Milas karşılaması..

Cumartesi.
Akşama sahne var.
Her gün pedal pedal, bi dur NeO.
Bari bugün dur, akşama zinde ol, güzel bir program yaparsın..
.. dedim sabah kalktığımdan beri.
Bir profesyonel bisikletçi var Bodrum'da 1 haftadır, kampta.
Hergün pedallıyordu 3-5 gündür bisikleti arızalı.
Onunla Milas'a gidip gelecektik.
Ben de hem profesyonel bir bisiketçi ile birlikte pedallamak ne demektir onu görecektim, hem de konuşacak ve bir sürü bilgi alacak konu var ondan.
Olmadı bir türlü. Bugün de buluşup, tanışıp sohbet edecektik.
Tamam dedim, bak, pedallamamak için bir sebep de var.
Ama olmadı.
Saat 12.30 a kadar aramadı.
Bende de kaşıntılar başladı mı?
Başladı.
Daha bir sürü zaman var akşama kadar, çık biraz pedalla kendine gelirsin NeO dedim.
.. ve çıktım.



Her türlü duruma karşı hazırlıklı malzeme ile bastım pedala.



Kaslarım "Hadi" diyor.



Yol beni nereye götürür?



Yol bu, nereye götüreceği belli olmaz.



Hazır yol lastiklerimi de takmışım.



O zaman iyi asfalttan gideyim.



Güvercinlik ufukta göründü.



Bu iğrenç otele bir kat daha mı çıkmışlar ne?



Ben yoluma bakarım.
Güvercinlik'te su alıp, gelen telefonda Recep ile konuşup, ardından Hacı'yı aradım.



Telefon;
Ben -"Neredesiniz?"
Hacı - "Milas'a 10 km kaldı."
Ben -"İyi, yolda sizi karşılarım. O tarafa pedallıyorum."
Hacı -"Karşılama ekibi mi var BBK'dan?"
Ben -"Karşılama ekibi benim."
Hacı -"Tamam abi, yolda görüşürüz."



İyi, bana hedef oldu bu.



Nereye gittiğin değil..



.. yolda olmak önemli.
Milas yokuşunu bitirirler, ben de yokuşu çıkmadan onlarla dönerim.



Havaalanı sapağına yaklaştım.
Sağ şeridi işgal eden bir öküz.
Öküzü de severim oysa ki..



Boşver öküzü, havaalanı sapağına vardık bile.



Hatta geçtik bile.



Çevre bahara teslim.



Ben de yollara.



Bir yandan fotoğraf çekip, bir yandan da var olmanın dayanılmaz hafifliğini hissediyorum.



Koru köyünü geçerken..



Milas öncesi son yokuşun başına geldim bile.
Didim'e bir gün önce gidip, bugün dönüş yolunda olan arkadaşlarımı hala göremedim.



Yokuşun zirvesinde..



Milas'a inişte hep onları aradı gözlerim ama hala yoklar.



Milas girişinde Telefon ettim.
Hacı -"Milas'a girdik, Çıkışta bizi bekle." dedi.



Beklerken 2 muz, 1 de sinikırs götürdüm gari.



15 dk bekledim.



Sonunda İsmail ve Serdar,



ardından da Hacı geldi.



Küçük bir ihtiyaç molasından sonra pedallamaya devam.



Milas çıkışı..



Bütün yük Hacı'da..



İsmail'le Serdar kolayca pedallıyorlar ama Hacı yüklü olduğu için zorlanıyor biraz.



Yokuşu bitirdik..



Geride kalan Hacı'yı bekleyip..



Birlikte yokuş aşağı pedalladık.



İnişte kolay.



Hep birlikte indik.



Ama Hacı'nı yükü fazla.



Bir yerde mola verelim de çay içelim dedik.



Burası fena değil.



Çaylarla beraber, fıstık tıkındık.



Serdar; "Pedallayacak gücümüz var ama en kötüsü sele rahatsızlığı."



Hacı; "Bacaklarımı hissetmiyorum. Hiç birşey hissetmeyip sadece pedala basıyorum."
Serdar ve İsmail, yüklü bisikleti dönüşümlü kullanmayı teklif etmişler ama Hacı'nın bisikleti kilitli pedalları olan bir bisiklet ve ona uygun ayakkabı kullanıyor diye bisiklet değişimi mümkün olmamış.
Ben de Hacı ile aynı ayakkabı numarasına sahip olduğum için; "Ayakkabıları değişelim, senin bisikleti ben kullanayım." dedim.
Hacı hemen sağa çekip, "Hadi." dedi.
O derece yorulmuş.


Sonrasında, yüklü bisiklet bende bastık pedala.
Güvercinlik'te ayran molası.



Recep' de bizi bekliyordu orada ve onunla buluşup, (onunla fotoğrafımız benim makinede yok malesef)..



Yola 5 kişi olarak devam ettik.



Hava serinledi.



Herkes üzerindeki ıslak giysileri kurularıyla değiştirip.



Yeniden yola koyulalım dedik.



İlk kez SPD pedal (kilitli pedal) kullanıyorum.
İyiymiş.



Hadi dedim siz önden çıkın, ben nasılsa size yetişirim.
Hacı; "Ya abi, ağır konuştun şimdi ama." diye serzenişte.



Gülüşüp, basıyoruz pedallara.



Saat 19:00 da iş yerinde (Su Restaurant) olmam lazım ama..



Biraz geç kalacağım anlaşılan.



Yine de eğlenceli bir sürüşle fotoğraf çekmeye devam.



Kıyak adamlar bunlar ya..



Güneş yangın yerine çevirdi Bodrum yarımadasını.



Bu çocuklar..



Bir harika..



Bisiklet değişim zamanı.



Hacı'nın bisikletini verip, benimkini devralıyorum.



Hacı, ne oldi? Arı mı sokti? :)



İsmail ve Serdar' da gelince onlara veda edip eve, oradan da işe gidiyorum.


Sevgi ve şarkıyla..



..

.


Hiç yorum yok: