1 Aralık 2014 Pazartesi

Çamlık yolları taştan...

1 Aralık 2014
Pazartesi

Korsan Fatih iş başında.
Pazar günü tura gelemedi, hemen bir Korsan Tur düzenlemiş.




Eh, bize de katılmak düşer.



Esin hazır kuvvet zaten.



Güneş' de öyle.



Takım tamam.



Başka gelecek yok, haydi yola..



Korsanbaşı Fatih.



Korsansonu NeO.



Taş Ocağı Cehennemi



Buradan her geçişte içimiz acıyor.



Bu doğa bunu haketmiyor.



Umarız daha fazla bozmazlar buraları.



Bu ne ağacı? Bilen var mı?
.. diye soruyor Fatih.



İyi ki durduk..



Enerji deposu meyvalar bulduk.



Dağ çileği değil mi bu?
Ya da kocayemiş?



Biraz aşağıda daha çok var ama inemedik.




Bir de küçük video..




Güneş, zorlu yokuşları aşıyor.
Alkışlıyoruz.



Fatih, "Senin şaklabanlık yerine geldik, göster numaralarını." diyor.



Bu sarnıcın tepesine çıkıp, bisikletimi havaya kaldırma numaralarımı daha önce kolayca yapardım ama
şu sıralar pedalladığıma şükrediyorum.



Şöyle artistik pozlar vereyim bana yeter şimdilik.



Poz vereyim derken düşmeyeyim de.. :)



Şaklabanlık sırasını Fatih'e devrediyorum.
Kızlarsa sadece iyi görünmeye çalışıyorlar..



Bir de artistik foto alalım..
Tamam..



Bu güzellik bizi görünce biraz korkup heyecanlanıyor ama yanına gittiğimde o heyecanı geçiyor.
Şimdilik küçük bir tanışma, dönüşte mıncıklamayı düşünüyorum.



Gerçek hayvanlar ve gerçek insanlar diyarı.



Şehirde bunların sahteleri var bol bol.



Bizimkiler arayı açmışlar.



Güneş'i Çamlık inişinde yakalıyorum.



Fatih'le Esin yokuş aşağı koyvermişler, gidip durular..



Güneş'i, "Arkamdan gel, ileride mıcırlı bir bölüm var, dikkatli olalım." diye uyarıyorum.
"Eyvah, ne yapmak gerekiyor?" diye heyecan yapıyor.



"Hızını azalt, ve frenleri tek parmakla hafifçe hissederek sakince sür." diyorum.



Başarılı.



Çamlık kahveye İhsan'la aynı zamanda varıyoruz.
O da motoruyla yetişti bize.
Onsuz tur yapamıyacak mıyız yaa?



Yiyecekler çantalardan çıkarılıyor.
Çaylar söyleniyor.
Gelsin sohbet.



Telefonlardan fırsat bulabilirsek tabi..



Güneş kendiyle ne kadar gurur duysa azdır.
Sadece hızımızı birazcık azalttı o kadar.
Zaten bir acelemiz de yok.



Çok hınzırdır ama çok severiz Delta Force İhsan'ımızı.



"Tabi tabi." diyor Kraliyet Başkorsanbaşısı.



Ceviz, badem, çikolata, çay, mandalina tükettik.
Enerji tazeledik ve dönme zamanı geldi.



Çamlık amcalarına veda..



Haydiyin gençler ve daima genç kalanlar.



At mıncıklama zamanı.
Biz artık kankayız onunla da.
Bodrum çevresinde kanka olmadık hayvanat kalmadı zaten.



Akşam olmadan geri dönmek için fazla oyalanmıyoruz.



Puslu bir hava olsa da bahar tadında.



Sıfır rüzgar.



İhsan biladerim gazladı gitti.



Bizler pedalcıyız.



Giderken gördüğümüz yemişler neredeydi derken karşımıza çıkıverdiler.



Hücuuuummmmm… :)



Biraz yukarıdaki evden halimize acıyan ev sahibi, olgunlarından toplamış, bize ikram ediyor.
Ne güzel insanlar var dünyada..
Umudumuzu kaybetmeyelim.



...



...



Mangalcı önünde arabalarımızı park ettiğimiz yere vardık bile.



Fatih'in deyimiyle bu "Sahte Bobi" gel desem atlayacak arabaya.



Tur,  Fatih'in kale manzaralı otoparkında son buluyor.



Teşekkürler sevgili dostum, bu güzel tur ve bulunmaz arkadaşlığın için.



..

.





Hiç yorum yok: