29 Kasım 2014 Cumartesi

Uzun gölgeli tekir.

29 Kasım 2014
Cumartesi

Hava şahane olacak demişti meteoroloji, aynen öyle oldu.
Kaç gündür esen kuzey rüzgarı durdu, doğudan esen hafif bir melteme bıraktı yerini.
İlkbahar desem yeridir.

Ben daha büyük bir tur planlıyordum bu gün için ama geç başlayan Korsan Tur' da uyar bana.


Kademe tarafında buluştuk Fatih'le, Mangalcı'dan başlayacağız tura.



Bilge ve Güneş' de bizimle aynı zamanda oluyorlar buluşma yeri Mangalcı'da.



Yolda gördüğümüz Kerim' de katıldı bize.



Bu bisikletçi takımı hep böyle kıkırdar.


  

Aman da ne mutluyuz durumları.



Düşman çatlatmak için değil ama..



Bisiklet süreceğiz ya o yüzden böyle neşeliyiz.



Pedallamaya başlar başlamaz ciddileşiyoruz.
Dikkatimizi yola veriyoruz.



Bütün ciddiyet bu kadar, kadraja girer girmez..



Hemen sırıtmalar başlıyor.



Güneş zaten her daim kahkaha..



Fatih'le Kerim, burada sohbete başladılar ve Yalı'ya kadar sürdü bu muhabbet.



Kelebekli kız.



Yalı'ya doğru BBK kelebekleri..



- "Nasıl? Bol mu mahsül?"
- "Bol bol."

- "Bereketi bol olsun."
- "Sağol, sağol."




Duman çıkan yerde, ateş olur.



Budama yapılmış, deliller ortadan kaldırılıyor.



Herkes zeytin toplama telaşında.
Bu güzel hava kaçırılmaz.



Yalı sahiline vardık.
Aslında tam piknik yapılacak hava vardı bu gün.



Bizim tercihimiz her zaman bisiklet sürmek olmuştur.



Bak şimdi, canımız çay çekti.



Yalı kafe tam bunun için.



Kısa bir mola ardından..


Yola çıkmadan önce Bilge, "Benim ön frenden ses geliyor." deyince baktık, hafif bir sürtme var.
Kerim hemen bir ayar çekiverdi.
Biz de "Bilge neden yavaş gidiyor?" diye düşünüyorduk.
Sebebi buymuş. :)



Artık uçarcasına sürecek yeni bisikletini.



İki üç kanat çırpmanın ardından Orta camiye geldik bile..



Az ileride, hep merak ettiğimiz bu lokantaya bir uğrayalım dedik.



Soldan yukarı, bakalım ne mene bir şeymiş bu İnciraltı.



İçeriden müzik sesi geliyor ama ortalıkta kimse yok.



Seslenişimize de cevap alamıyoruz ama karşı araziden bir ses geliyor; "Oşgeldingiz, oşgeldingiz."



Hemen azarlıyorum; "Nerdesin sen gız?"
- "Geldim geldim." diye kıkırdıyor.
15-20 kişi gelsek bize ne yemekler sunarlar, kaç para alırlar öğreniyoruz ve "Görüşürüz." deyip ayrılıyoruz.
Genelde "Bodrum'da kaç paraysa bizde de o kadar." mantığı ile bu işi yapmaya çalışan bu kurnaz köylülerden bıktım ben artık.



Taş Masalı Kahve'ye bizden 2 dk sonra varıyor İhsan ve Cem.
Bu gün onlar motorize.



Çaylar sodalar, Fatih'ten gofretler, Bilge'den krem peynir ekmekler, Güneş'ten cevizler..
Ye babam ye.. İç babam iç.. 



Şu ağacın dili olsa da konuşsa..



Ben fotoğrafını çekerken bu kız neden saatine bakar diyorum, meğer o baktığı, saatten bozma fotoğraf makinesi şeysiymiş.
Yani burada bir foto-pişti durumu var inceden.



İşte huzurlarınızda uzun gölgeli tekir.



Geçen gelişimizde de sevmiştim onu, hemen yanıma geliyor.
Menümüzden peynir ekmek seçeneğini tercih ediyor.



Biz artık kanka sayılırız.



Hadi gidelim.
Saat 16.30 da Bodrum'da oluruz demiştik, programa uyalım.



Güneş, bisiklete ilk biniş hareketini çalışıyor, beceremiyor, yine kahkaha atıyor.
Herşeye gülüyor bu kız yahu..



Bak, keçi bile daha olgun ve vakur.
Kadınlar çok gülmesin dememiş miydi yobaz yöneticilerimiz.



İnek bile şaştı bu işe;
"Möö, o da ne demek lööö?" deyip mölüyor.



Biz güleriz.
Kızlı erkekli gezeriz, kahkaha atarız.
Hiçbir yobazın lafıyla da hareket etmeyiz.
Özgürüz biz özgür.



Zeytinler toplandı, evlere dönülüyor artıkın.



O da ne?
2 motorcu Güneş'e mi askıntı oluyor?



Yok, değilmiş..
Hele bi, mahfederim adamı.. :)



Al sana köy tavuğu.
Yesen bi türlü, yemesen Vegan.



Güneş yemez, sadece sever..
Çünkü o bir Vegan.



Pisletler Öküz Abi'ye yüklendi ve Bodrum'a dönüldü.



Yarın ki BBK resmi turunda görüşmek üzere, Korsan Tur burada sona erdi efems.



Yine şahane bir günbatımı.



Yine eve dönüş




Sevgili bisikletim BeBeK ve ben NeO, hepinize musmutlu bir haftasonu dileriz.


- Bu musmutlu da ne demekse.. -



..

.





Hiç yorum yok: