Bugün Le Tour de France 2, pardon, Le Tour de Milas 2 var.
1incisini tek başına yapmıştım am bu sefer arkadaşlarım da katılacaklar.
Turdan önce BBK derneğimizin kuruluşu için tüzük imzalayacağız.
Tepecik Kafe'de turdan 1 saat önce buluştuk.
10 kurucu üye sırasıyla imzalarını attılar.
Bundan sonra işler daha ciddileşecek.
Dernek olmak demek, BBK nın gerçek kulüp statüsüne bürünmesi demek.
Resmi bir kulüp olmanın getireceği sorumlulukların bilincinde olan kurucu üyeler,
daha önce hazırladığımız tüzüğün her sayfasını ayrı ayrı imzalıyorlar.
Bu ulvi görevi yerine getirdikten sonra 100 km lik turumuza başlamanın zamanı geldi.
Benim dışımdaki arkadaşlar ilk kez bu turu yapacaklar.
Emin, Seçkin ve Olgun dışında bir de yeni bir arkadaşımız var, Bülent.
Saat 11.30 da Tepecik Kafe'den başlayıp, Yokuşbaşı'ndan devam ediyoruz.
Hava mis.
Torba inişinde hemen arkamdan Bülent geliyor.
Aramızdaki tek yol bisikleti onunki.
Güvercinlik'e kadar durmadan pedallıyoruz.
Hızımızı yüksek tutsak da en yavaşımıza göre ayarlayıp toplu şürüş yapmaya özen gösteriyoruz.
Güvercinlik'te su takviyesi yapıp, kısa mola ardından önümüzde kalan 32 km ye basıyoruz pedalları.
Molasız ve tempolu sürüyoruz.
Koru köyünün bitiminde bir toplanma.
Ardından devam..
Birazdan Milas yokuşunu tırmanacağız.
Kaldı 10 km.
Yokuşta tempomu arttırıp öne geçiyorum ve zirvede geriden gelen arkadaşlarımı bekliyorum.
Ben onları bekledim ama onlar geçip gitti yahu!
Yok, az ilerde durmayı yeğlemişler..
...
1 er 2 şer dk ara ile herkes toplanıyor.
Milas girişindeki markette mola.
Muz, çikolata, soda ve su ile 30 dk dinlenme.
2.5 saatte Bodrum-Milas.
Gayet iyi.
Dönüşte, Milas yokuşunda..
Bir ağır işçi..!
Dönüşte hızımızı biraz düşürüp, daha sakin yol almaya karar verdik.
İnişler hariç..!
Çay molamız için güzel bir mekan bulduk.
Çaylarımızı içip hemen yola hazırlanıyoruz.
Antrenman turundaki bu molalardan hiç hoşlanmasam da arkadaşlarımın istekleri doğrultusunda gelişiyor bu tur.
Yaşasın yola çıkıyoruz.
Sakin süreceğiz dedik ama arada öne geçip grubu peşimden sürüklemeye çalışıyorum.
Genelde Bülent ve Olgun buna karşılık veriyorlar.
Tuzla gölüne geldik bile.
İkinci molaya kadar basmaya niyetliyim.
Son yokuşta biraz daha hızlanıp..
Yokuşun sonundaki bu mola yerinde atıyorum kendimi çam ağaçlarının altına.
Bir de odun ateşinde çayları bulmuşum, kaçırır mıyım?
Olgun ve Bülent hemen arkamdan geliverdiler.
Çaylarımızı aldık..
Bir iki yudum almışken Seçkin ve
.. hemen ardından Emincom' da damladılar mola yerine.
Keyifli bir mola oldu.
Emin, her ne kadar Milas köftecisine gitmediğimiz için bana kızsa da,
midemizi şişirmeden dönüşe geçmemizin iyi olduğu kanaatinde o da.
Tam yola çıkacakken bir başka antrenmancı yakalıyor bizi.
Yola çıkmamızı beklerken bisikletinden inmiyor.
"Seni tanıyor muyuz?" diye soruyorum.
"Hiç kurcalama" diyor.
Ardından ekliyor; "Size zararım dokunmaz, iyi bir insanım ben."
Merhaba iyi insan.
"Yokuş çıkarken 45 km yi gördüm, inerken rüzgara karşı 35 i geçemedim yahu." deyince,
birbirimize bakıp; "Evet, iyi bir insan bu." diyoruz.
Bizimle pedal basmaya başladıysa da kısa sürede bizden kopup, ufukta kayboluyor 'iyi insan'.
Biz, kendi ritmimizde devam ediyoruz yolumuza ve işte güzel bir tabela.
Yolun %90 ı bitti demek.
Son bir molayı hakettik.
Bodrum'da buluşup çaylarını içerken bizi karşılamaya karar veren sevgili BBK lı arkadaşlarımız bizi burada yakalıyorlar.
BBK lı olmak böyle bir şey işte.
Mesut'un yeni mopetine hayran kalıyoruz.
Çok şirin yahu.
Arkadaşlarımızın bu güzel jesti tüm yorgunluğumuzu alıyor.
Biz kalan 10 km yi pedallarken, onlarda Başlangıç noktamıza gidip,
turumuzu bitirmemizi bekliyecekler.
Bulutlarla kaplı gökyüzü yüzünden bu turu iptal etsek mi diye düşünmüştük başta.
Hava bize çok iyi davrandı ve hepimiz güneşle yıkandık tüm tur boyunca.
Son olarak Torba yokuşu.
Bitti işte.
Bakmayın güldüğüme, her turun bitişinde bir hüzün kaplar beni aslında.
Bitmeseydi..!
Selelerimiz bize düşman gibi davranmasını bile unutuveriyoruz tur bitince.
Keşke bitmese..!
Bu görüntü kirliliği arasından Kale'yi yakalamak neredeyse imkansız.
Olsun, biz yine de burada yazılanlar gibi düşünüyoruz.
Başladığımız yerde sonlandırıyoruz turumuzu.
Karşılamaya gelen güzel insanlarımızın yüzlerindeki gülücükler tüm yorgunluğumuzu unutturuyor.
Emrah'ın önündeki tatlıya bu kadar konsantre olduğuna bakmayın, o aslında bizi karşılamaya geldi.
Melisa' da öyle.
Süslenip püslenmiş üstelik.
Seçkin evinin yolunu tutuyor.
İyi ki geldin dostum.
Tur seninle daha güzel oldu.
Bu zorlu tura katılan diğer arkadaşlarımı da tebrik ediyor,
katıldıkları ve renk kattıkları için çok teşekkür ediyorum.
Emin, Seçkin, Olgun ve Bülent; Süpersiniz.
Bu güzel melekle bitireyim bu günkü yazımı.
…
..
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder