23 Nisan 2016 Cumartesi

Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler.

23 Nisan 2016
Cumartesi

Bayram günü pek iş olmaz demiştim ama bir çok şey beni dükkana bağladı.
Saat 15.00 de, Yalı'dan başlıyacak tura katılmak için bastım pedallara. 



Saat 15.00 ve ben henüz Yokuşbaşı'nı tırmanıyorum.



Bodrum kalesine son bir göz kırpıyorum.



Kızılağaç sapağı 15.05



Kızılağaç girişi; 15.13
Mustafa Özkeskin'in inşa ettiği tırandil şekillenmiş bile.



Turun başladığı yere geldim; 15.32
Yarım saat önümdeler.



En kötü ihtimalle Etrim'de yakalarım grubu.



Çiftlik'te düğün.
Hazırlıklar sürerken bile davul-zurna var.



Gelin alma arabası hazır.



Etrim yokuşu başlıyor; 15.56



Bakalım kaç dakikada çıkacağım.



Zirvedeyim; 16.12
16 dk da çıktım.



Etrim köyü.



.. ve iniş.
Kim sevmez ki?



Korsancılar burada..



Çaylarını içimişler.
Bir çay, bir soda da bana söylüyorlar.
Kalan minik çikolata da benim payıma düşen.



Bu gençler bir harika.



Sekiz kişiyiz.



Pamuk Prenses kim?



Hepimiz de cüce değiliz herhalde.



Kura çekip, prensesi belirleyelim o zaman.



Herkes cüce olmak istiyor.



Oysa Pamuk Prenses esas çocuk.



Bunlardan biri olabilir mi?



Sonunda bulduk Pamuk Prensesi.



Hemen yanımda oturuyor.



Dönüş yokuşunun daha kolay olduğuna karar verdik.



Bu kız ne zaman bu kadar ilerletti bu işi?



Maşallah, dinlenmeden çıkıyor artık yokuşları.



Azmin elinden hiç bir şey kurtulamaz.
Bir de, "azimle pedallayan, Etrim'e varır" diye bir söz oldu bu günden kelli.



Manzara terasında, fotoğraf çekinme duraklaması.



Tersane takımı.
Derya kuzuları bunlar.



Biz..
Çok şahaneyiz.



Ama korsan başımız olmasa biz bir hiçiz.



Bu da kim?



"Söyle şu fotoğraf çekene; Hem beni tanımıyor, hem de fotoğrafımı çekmeye çalışıyor.
Yırtarım onun ağzını burnunu."



"Aman Mine abla, bizim NeO bu, zarar gelmez ondan bize.
En fazla sigara içerken yakalar bizi.
Hem zaten bu son. Bir daha turlarda içmeyeceğiz ki."



Diğerleri; "Tabi tabi."



İbo Can Kafe'nin muhteşem köpeği "Şanslı".



Esas şanslı olan biziz.



Gördüğüm en sıcak kanlı köpek diyebilirim.
Resmen sarılıyor insana.



Ortadaki zatın yeni balık ismi Javs.



Bunlar niye kikirdiyor?



Anladım, bana da yakıştırdıkları balık ismi "Müren".
Kafayı yemiş bunlar.



Yalıçiftlik'teki düğün iyice şenlenmiş.
Kulaklarının dibinde çalan zurnadan büyük zevk alıyor buranın rakıcıları.
Belki de konuşmalarından hiç bir şey anlamamamın nedeni budur.
Sağır oldukları için ağızlarından çıkanı duymuyorlardır artık.



Ben fotoğrafa dalınca bizimkiler epey uzaklaşmışlar.
Zor yakaladım.



Şiir gibi sürüyorlar.



Öne geçmeme de tahammülleri yok.



Korsanbaşı yeniden liderliği alıyor öne geçip.



Bunlar yine arkamdan mı konuşuyorlar?



Önden gidenler de bir şeyler kaynatıp duru.



Biraz yaklaşıp, kulak misafiri olmaya çalışıyorum.



Benim geldiğimi anlayınca konu değiştiriyorlar.



Sarılı arkadaş üzerime yürüyor, "Sen ne demek istiyorsun arkadaş." diye.
"Yok yahu, ben öyle kendi kendime konuşuyorum, sizler çok şahanesiniz." deyip yırtıyorum.



Günbatımı daha şahane.



Bunlar da nereden çıktı?



Javs, yine neler düşünüyor?



Anladım...



"NeO, karıştırma ortalığı." bakışları..



Yine tıkınmalar.



Miray, uzun süredir pedallamıyor bizimle.
Özlemişiz.



Serkan'ın annesinin poğaçaları güne damgasını vurdu.
Teşekkürü bir borç biliyoruz.

İyi ki dükkanı kapatıp katılmışım bu tura..
Çok eğlendik valla.


...

..

.







1 yorum:

Sedat ÇETİN dedi ki...

"anladım" yazısını okuyunca fena kahkaha patlattım Neo Abi:) Harikasın!