22 Mart 2016 Salı

Taş Masalı Kahve'nin sonu.

 22 Mart 2016
Salı

Önümüzdeki günlerde hava biraz yağmurlu gibi görünüyor, o yüzden bu günkü korsan turu kaçırmak istemedim.
Hava tam bahar havası.



Yalı kafede buluştuk çoğu zamanki gibi.



Belki Delta melta gelir diye biraz oyalanalım burada dedik.



Şipetbaz Ender anında çaylarla geliyor.



BBK turlarına nazaran, daha keyifçi turu bu korsan turlar.



Gidelim mi? Gidelim..
Kalalım mı? Kalalım..



Her an fikir değiştirip, kafamıza göre takılabiliriz.



Dilediğimiz zaman da..



Hadi pedallayalım deriz.



Antrenmandan çok..



Sohbet, muhabbet gezileri olur bunlar.



Ölümlü dünyada hiçbir şeyi kafaya takmaya gerek yok.



3-5 kilo fazlam varmış..
Hiç sorun değil, manken değiliz sonuçta.



Bahar gelmiş, papatyalar patlamış..



3-5 kiloyla patlayacak değiliz..



Çok şükür, şişko da değiliz.



O kadar bisiklete biniyoruz, boşuna mı?



Çiftlik köyü, muhtarın kahvesi.
Biz burayı zamanında çok sevdik.
Kocaman dut ağacının gölgesinde, o güzel ağacın enerjisini içimizde hissettik.
Oraya isim bile koyduk; "Taş Masalı Kahve" diye.
Bu muhtar o koca ağacı kuş gibi kalıncaya kadar budadı; "Dut ağacı çabuk dallanır, merak etmeyin." diyerek de bizi kandırdı.
Bu gün bir de baktık ki canım ağacı dibinden kesmiş.

Bundan sonra bu kahveye adımımızı atmayacağımızı söyledik, öyle de yapacağız.
Sizlerin de bu tavıra uymanızı istiyoruz.



15 m ilerideki İbo Can Cafe artık bizim yeni yerimiz.



Çok da güzel çay yapıyorlar.
Sahibinin eşi ve kızı ocakta ve serviste, tertemiz insanlar.
Ağaç kesen insanla işimiz olmaz bizim.



Sohbet uzuyor ama bisiklet için dışarıda olduğumuzu unutmuyoruz.
Eray, Mine ve Aslı bizden ayrılıyor, Bodrum'a birlikte pedallayacaklar.
İşleri var.
Atilla ve ben de Etrim yokuşunu tırmanmaya karar verdik.



Fatih, Aslı ve Ender biraz tembellik yapmaya karar verdiler.
Kahve içip, fal bakacaklar biz dönene kadar.



Orta tempoda, sohbet ederek tırmanıyoruz Etrim yokuşunu.
Nasıl bittiğini anlamıyoruz bile.



Manzara yerine kadar da iniyoruz zirveden.
İşte Etrim köyü, yerinde duruyor.
Arada kontrol etmekte yarar var.



Atilla da hemen arkamdan geliyor.



22 Mart 2016, Etrim hatırası.
NeO ve Atilla.



Atilla rüzgarlığı çıkarana kadar ben pedallıyorum.



Zirveye kadar hafif çıkış var.



Atilla' da peşimde.



Zirveden Çiftlik köyüne inmeden lastiklerimin havasını biraz indiriyorum çünkü bozuk asfaltta çok sert lastik rahatsız ediyor.
Ayrıca, hızlı inişlerde havası düşük lastik daha iyi yol tutuyor.



Çiftlik'ten Yalı'ya sakin bir tempoyla (Laylaylom temposu diyorum ben buna) iniyoruz.



Yalı kafede birer keyif çayı daha içip..



Bir sonraki turda görüşmek üzere Ender'e veda edip..



Bodrum'un yolunu tutuyoruz.

...

..

.





1 yorum:

Ümit dedi ki...

Nezih'cim, bir gün önce Taner ile birlikte yaptığımız turda, "Taş masalı kahve"ye gelip, içeriye girmeden, kapının önünde protestomuzu yaparak Mustafa'ya neden içeriye girmediğimizi herkesin içinde bağıra bağıra anlattık. Küçük oğlu Babasına ne kadar karşı çıktıysa da söz dinletememiş. Mustafa belli ki pişman, hala " filiz vercek o" deyipduru. Oradan ayrılırken " Yazın görcem sizi, o dudun yerine koyduğun lamarinanın altında tenekede tavuk gibi kızarceniz." diye son lafımızı da dedik. Ben zaten ağaç kesildikten sonra Taner' e "ben buraya bir daha girmem" demiştim ve hiç girmemiştim. Bir gün önceki muhabbetin üzerine senin de bu tepkini okuyunca çok sevindim. Doğaya saygısı olmayan kıymet bilmez bir toplum olmamıza şaşmamalı. Kültürümüz buna müsait değil. Hatırlarsın ilkokulda öğretilen şarkılarda bile doğa sevgisi yerine " Baltalar elimizde, uzun ip belimizde, biz gideriz ormana hop ormaana." diye ezberlettikleri şeye bak. Ne yapmaya gittiği malum. Bir tane de tekerleme " Dağdan kestim kereste, kuş besledim kafeste." buyur Ağaca kereste gözüyle bakması öğretilmiş bir toplum. Mustafa gibilerin ağaç dikecek hali yok herhalde. Teşekkürler. Ağzına ,Yüreğine sağlık, pedalına kuvvet olsun.