7 Mayıs 2015 Perşembe

Elma, deniz, salata ...

6 Mayıs 2015
Çarşamba

Günlerdir bisiklet sürdüğüm yok.
İhsan'ın çağrısını görünce hemen içim kıpraşıverdi.

Hemen bir etkinlik hazırladım ki herkesin haberi olsun.



İhsan telefonda, "Seni Bodrum girişinden arabayla alırım, Yalı'ya kadar beraber gideriz. Dönüşte de bırakırım gari." deyince, "Kabul." dedim.
Buluşma yerine 5 dk önce gelince aradım, "Neredesin?"
El cevap; "Bir işim çıktı, ben katılamayacasğım ama söz verdim, seni alıp Yalı'ya bırakacağım."
Dedim ki; "Boşver, ben pedallarım oraya, sen işine bak o zaman."
Sözüne sadık kalan kaç insan kaldı böyle?

Yokuşu çıkarken, Hatice arabasıyla beni görünce durdu; "Seni de alayım, Mangalcı'dan birlikte pedallayalım."
"Sen bas gaza, ben seni yolda yakalarım." dedim.


Yakaladım da.
Arkamda gölgesi olan o.

Hızlı sürmeme rağmen, Yalıya kadar beni gölgem gibi takip etti, helal olsun.



Yalı'ya varır varmaz da elmalarından birini benimle paylaşması takdire şayan bir davranıştı doğrusu.

Hatice ile ben attık kendimizi Yalıçiflik'in serin sularına.
Bu yaz ilk denize girişim bu.
Arkası gelir artık.



Biz denizden çıkarken Fatih, motoruyla katıldı sohbetimize.
O sırada Şebo' da geldi.
Bahadır'ı aradık, cevap yok.
Katılacağım demişti, demek yolda dedik, biraz daha bekledik.



Tam yola çıkarken..



İşte, geldi Bahadır.
Bize yetişmek için tempolu sürmüş, "Ben bir soluklanayım, sizi yakalarım, siz çıkın." dedi.



Çıktık.



'Taş masalı kave'ye vardık, 5 dk geçmedi o da damladı.



Çaylar, sodalar, diyette olmayanlar (Ben ve Bahadır) çikolata filan takviye ettik bedenlerimize.



Hatice, kahvenin asmasından yaprakları yolmuş, dolma yapacakmış.
2 gün sonra bir "dolma turu" şart oldu gari.



Keyfimiz yerinde yine.



Bodrum'un güzellikleri kupasını Şebo alıyor.



Dönüşte yine Yalı kafeye uğruyoruz.



Yalı'nın köpüşleri Hatçe'nin tepesine çıkıyor.
"Yüz verme şunlara." demiştim.
Dinlemezsen, böyle tepene çıkarlar işte.



Bahadır, serin sulara dalmadan önce, "Seviyorum ulaan." deyip duru.
Bodrum için söylüyor bunu.



O denizin keyfini sürerken biz de cam kenarı masamızda yerimizi alıyoruz.



"Ne iyi ettik de geldik yahu" pozu.



Birer salatayı da hak ettik elbette.



Saat 20.00 oldu bile.
Şebnem, beni arabasıyla Bodrum'a bırakacak ki işe geç kalmayayım.
21.00 de sahne var biliyorsunuz.
Her gece "Mezetba" dayım, beklerim.

Bahadır, Ender ve Hatice Kızılağaç'ta bıraktıkları arabalarına pedallayacaklar.



Çimlere basmak onlara serbest.



Arkadaşlar yola çıktılar bile.



Biz de bisikletlerimizi yükledik.



Güneş battı bile.



Bodrum'un girişinde, ilk ışıklardan itibaren trafik durmuş.
Baktım ki geç kalacağım, yolun ortasında indirdim bisikleti, bastım pedala.



20.37 de evdeydim.
Ucu ucuna yetiştim işe.


...

..

.





Hiç yorum yok: