12 Ocak 2015 Pazartesi

Hayat bir mucize.

12 Ocak 2015
Pazartesi

Bazı arkadaşlar işe giderken bisiklet kullanıyorlar, bense hergün, iş gibi bisiklet kullanıyorum.
Bu bir bağımlılık oldu bende.
Henüz yaşıyorken, hala dünya yaşanılacak muhteşem bir yerken, hala Bodrum'dayken ..vb .. diyerek pedallıyorum.
Her yokuşu çıkabiliyorken çıkmak, her inişte kasislerin üzerinden zıplayarak geçebiliyorken zıplamak, arka tekerleği kaydırarak afili bir şekilde durabiliyorken, üstelik bunu hiç de çocukça bir yaramazlık gibi görmeden yapabilmek çok büyük bir kazanç.
60  yaşında olup bu enerjiye sahip olmayı bırak, bu yaşa kadar hayatta kalabilmenin bile mucize olduğu bir yaşam tarzına sahibim.
Böyle olunca da bu sağlık ve enerjide olmanın bana verilmiş değer biçilemiyecek bir hediye olduğunun farkındayım.

Yaşamımın her evresinde bu büyük hediyeye layık olmaya çalıştım.
Her anını farkında olarak yaşamak, ne yapıyorsan onu düşünmek, geçmiş ve geleceğin değil nefes aldığımız anın derdinde olmak bu yaşamı haketmek için en iyi yol bence.

Puslu bir hava, arada bir yağan yağmur yüzünden  yerler ıslak.
Sıcaklık +17 filan.
Rüzgar çok az.
Hatta bir süredir yağmur da durdu.
O zaman ben de evde durmam gari.


Bitez'e inmeden, aslında pek aldırış etmediğim ön teker inikliği kafama takılınca, şişirmek için durdum.
Bir süredir, çok fazla hava basılmış sert lastiklerle pedallamak hoşuma gidiyor.



Kara bulutlar çoğalıyor ama henüz yağmur yok.



Bitez'e indiğim anda çiselemeye başlıyor yağmur.
Fatih'e uğruyorum ama ortalıkta kimseyi göremiyorum.
Yağmuru da hesaba katarsak zaten fazla takılamayacaktım.
Sadece bir merhaba için uğradım.
Bir dahaki sefere kahve içmeden bırakmam vallahi. :)



Çise yağmura aldırış etmeden orta tempoda bağarası yollara dalıyorum.
En sevdiğim evlerden biri.
Onca inşaatçı var Bodrum'da, bunları restore edecek bir babayiğit çıkmıyor.
Neden?
Neden bu güzel evlerin yok olmasına göz yumuluyor ?
Anlayan beri gelsin.



Bir başka anlayamadığım konu da şu;
Mandalinalar ağaçları yıkmak üzere dalları doldurmuş öylece toplanmayı bekliyor.
Toplaması masrafını ancak çıkarıyor diyen mandalina sahipleri, 3-5 kasa doldurup kapılarının önünde kilosu 1 liradan müşteri bekliyorlar.
Satamıyorlar.
Neden bu inat?
Neden çürüsün ama 1 tl den aşağı düşmesin derdiniz?
Arkadaş, satsana şunu 50 kuruştan, 25 kuruştan.
Piyasayı düşürmeyeceksin de ne olacak yani?
Fakir fukara çocuğuna mandalin yedirsin.
Sevaba girersin yahu.
Doldur 5 kasa mandalin, git ilkokulun önüne, öğrencilere bedava dağıt.
Neyin eksilir be?
Nasılsa sezon sonunda bedavaya toplatmayacak mısın ağaçta kalanları ki çoğu da kalacak!

Bu para hırsı neden?



..

.





Hiç yorum yok: