9 Kasım 2014 Pazar

Yaka Köy'de yakaladım BBK'yı.

9 Kasım 2014
Dün gece yağan yağmur, bugünkü turu iptal ettirir mi diye düşünürken, 
bir de uyandım ki hava günlük güneşlik.
Facebooktaki etkinlik sayfasına baktım hemen;
"Saat 9.30 da Antik Tiyatro'dan hareket." notunu gördüm.
Olgun'a bir telefon; "Neredesiniz?"
Olgun: "Bitez Adliye önündeyiz."
5 dakikada hazırlanıp çıkıverdim.



"Binerim bir alamete, giderim kimbilir nereye." deyip attım kendimi yola.



Pazar sabahı, yollar bomboş.



Evin önünden, Oasis kavşağına, ters yönden...



1-2 araba anca geçiyor yoldan..



Önümde ilk yokuş.



Bitez Adliye önü, kimse yok.
"Olgun, neredesiniz?"
Olgun; "Ortakent çarşı camisine zevksizce bitiştirilmiş PTT saçmalığı önündeyiz."



Bir çırpıda oaradayım.
Oradaki köy kahvesinde biraz oyalanırlar sanmıştım ama kaçırmışım BBK turunu yine.



Ted Koleji önünden, Dibekli Han'a doğru gideceklerini biliyorum.
Arka lastik hava kaybediyor, az önce şişirmiştim ama ne kadar idare eder bilmiyorum.
Yanımda pompadan başka alet yok.
Gurubu bir an önce yakalayıp, yardım almam lazım.
Birinde mutlaka yedek lastik vardır.



Henüz Ted'e gelmedim.
Yoklar..



Ted kavşağında Füsun'u görüyorum.
"Ne oldu Füs?"
Füs; "İşim var, dönüyorum."
Ben; "Yanında 29 iç lastik var mı?"
Füs; "28 var, olur mu."
Ben; "28 incedir ama olsun ver sen."



Ne olur ne olmaz, bir yedeğim olsun.
Füsun'u uğurlayıp, basıyorum Yaka Köy yokuşunda.



Füs'le konuşurken, inen lastiğimi tekrar şişirmiştim ama yokuşta yeniden indiğini farkedip tekrar şişiriyorum.



Daha 20 m gitmeden tekrar iniyor arka lastik.
Olgun'a yeniden telefon ediyorum, artık yaklaşmış olmalıyım guruba, bana yardım edebilir.
Telefon ediyorum ve Fatih'in, araba ile onlara katıldığı haberi içimi rahatlatıyor.



Fatih, kamyoneti ("Öküz Abi") ile gelip beni alıyor, Dibekli Han'a getiriyor.



Olgun, Fatih ve İhsan üçlüsü, Olgun'un verdiği yedek lastiği şişirmeye çalışıyorlar ama olmuyor.



Ya pompada ya da lastik sibopunda bir arıza var.



Çabalarımız sonuç vermeyince yeniden Öküz Abi'ye bisikleti yükleyip,
bir sonraki mola yerinde tamir işini halletmeye gidiyoruz.



Biz tamirle uğraşırken yola çıkan gurubu yolda yakalıyoruz.



Önlerine geçip, Ortakent Belediye Çay Bahçesi'ne gidiyoruz.



Ortakent'teki çay molasında tamir işine yeniden başlıyoruz.



Değişik lastikler ve pompalar elden ele dolaşıyor.



Büyük çabalar sonunda bunun da üstesinden geliyoruz.



Ayrı masalarda ayrı sohbetler..



Yiyecek içeçek tıkınmaları..



Özlem gidermeler.



Neşemizi, cıvıldamaları özlemişim.



Bodrum'a dönme zamanı geldi.



2 ayrı gurup olacağız.
1. gurup, Dilek Yokuşu'ndan..
2. gurup, Ortakent'ten, anayol üzerinden döneceğiz.



Dilek Yokuşu'na tırmanmadan önce, yol kenarına sarkan mandalina ağacından göz hakkımız alıyoruz.



Burada ayrılıyoruz.



Haydi yokuşçular..



Özlemişim Dilek Yokuşu'nu.



Manzarasını..



Dizlerime vuran ağrısını..



Zirveye varma gururunu özlemişim.



İnerkenki rüzgarını..



Bitez köyiçine kıvrılarak çıkan yollarını..



Bağarası yollara girmeden geride kalanları beklemesini özlemişim.



Bu nedir?



Tavuk değil..



Hindi değil..



"Tokat Tavuğu" diye bir fikir geldi birinden.
Bence sülün bu.



Etrafımızda dolandı durdu biz orada beklerken.



Tavuk dediğin böyle olur işte.
Bence beyaz sülündü o.



Biz yolumuza devam edelim arkadaşlar.



Bağarası beton kaplı dere yatağında, yağmur sularında şıpırdayarak..



Az önce çamurlanan lastiklerimizi yıkayarak.



Dere yatağı yolu bitiminde Konacık'a dönerek..



Konacık'ta geride kalanları bekleyip..



Bodrum ara sokaklardan..



Kumbahçe'de çay bahçesi buluşmasına pedal bastık.



Mahalle sahinleri arasından..



Duvardaki efeye, araba altından çıkıp bize "Miyav" diyen pisiye selam vererek.



Palmiyeli yollarımızdan..



Pazar dolaşanlarını rahatsız etmeden..



Gezinin tatlı yorgunluğu, yüzümüze bir tebessüm yerleştirmiş olarak..



Atatürk caddesinden..



Pembe Bahar'ın adını Sonbahar olarak değiştirerek.



Kumbahçe ufukta göründü.



Kale manzaralı akşam vakti.



Bulutlarla palmiyelerin kucaklaştığı Kumbahçe meydanı.



Lodos sonrası sakinliği yaşıyoruz.



Bizden önce gelinip yerleşilmiş bile.



Biz de geldik işte..



Kask önemli.



Bu da bizim Emrah gibi kask sevmeyenlerden..



Bisiklet insanları bir arada..
Ne güzel.



Bahadır



Ne manzara ama...



Ne manzara ama 2 ..



Günün pisisiyle bu günkü gezi yazımı sonlandırıyorum.

Sevgiyle…




..

.






Hiç yorum yok: