26 Mayıs 2014 Pazartesi

Ye, iç, gül, oyna!

09.40
Emrah'ın telefonuyla uyandım.
"Abi, neredesin? 60-70 kişi olduk, 20 dk daha buradayız, uyan da gel artık."
Saati kurmayı unutmuşum.
Kahvaltı etmeden evden çıkmayı hiç sevmem ama arkadaşlarıma yetişmeliyim.
15 dk içinde hazırlanıp çıkıverdim.


Emrah'ın matematiği zayıftır ama bu kadarını da beklemiyordum, ortalama 25 kişi var.



Kaç kişi olduğumuzun hiç önemi yok bence..



Bisiklet sevdalısı bir çok arkadaş burada..



Eskiler..



Yeniler..



Yenilenen ve..



Perofrmansı gittikçe artan pedalcılar..



Çoluk çomalak..



Ailece..



Cümbür cemaat..



Herkes burada..



Herkesin yüzünde gülümseme..



Herkesin içi kıpır kıpır..



Belediye meydanında tohum takas şenliği..



Kelebek pedallarımızla şenleniyor.



Takas edecek tohumumuz yok ama..



Bir arada olmamıza engel değil bu.



Bisikletlerimizi park edip,



Sahneye..



Tohum takasçı dostlarımızla bir arada fotoğraf çekiliyoruz.



Sonra da ..



Trafiğin içine dalıp..



Trafiğe takılıyoruz.



Mindos Kapısı Çarşısı



Yakında açılacak ve ..



BBK artık burada bir lokale sahip olacak.



Kısmetse 31 Mayıs'ta açılışını yapacağız.



Mindos kapısının içinden..



Pazar turumuzu başlatıyoruz.



Bu geçitte her zaman bir araba park eder..



Biz de o arabayı çizmeden yanından geçip,



Kelebek gibi süzülürüz rotamıza.



Mavi Kelebekler



.. ve pembe kelebek.



Hava sıcak.



Artık gölgeler kıymete bindi.



Her duruşumuzda gölge aramaya başladık.



Market bulduk mu sularımıza takviye yaparız.



Bu duraklamaları hiç sevemedim ama gerekli.



Bitez iskelesi.



Duraklama noktalarımızdan bir başkası.



Toplu sürüşlerde, arkadan gelenlerin öndekilere yetişmesi,



Yakın sürüş için önemli.



Yakın sürüşler, çoluk çomalak bir arada yapılan turlarda birbirimiz gözetmemizi kolaylaştırıyor.



Yokuşlar, kaslarımızın gelişmesine yardımcı olur.



Bu yokuşları yürüyerek çıkmaksa gelişmemizi erteler.



Daha çok antrenman, daha iyi bisikletçi demektir.



Fotoğraf makinemi arkadaşımın arabasında unuttum, bu yüzden bu gezinin fotoğraflarını cep telefonumla çekmek zorunda kaldım.
Odaklamada gecikmeler yaşayan kötü bir sistem, bu tuhaf görüntülere sebep oldu.



Olsun.



Üstüste 2 görüntü ile biraz değişiklik iyidir.



İstesen yapamazsın böyle  bir şeyi.



Ya da böyle bir şeyi.



Neyse görüntü kaymalarına sebep olan bu durumu kabullenip konumuza dönelim.
Ortakent sahiline 50 m ara ile bu tabelaları koymuşlar.
Daha önce pek sorun olmuyordu ama şimdi biraz turist geldi ve ağzı olan konuşmaya başladı.
"Yassah hemşerim" ciler türedi.
İşgüzar esnaf bize laf atmaya başladı.
"Buradan bisiklet geçemez, tabelaları görmüyor musunuz?" diye
Esnaftan güç alan sarhoş turistler de küstahça bu diyaloglara katıldılar.
Oysa, yukarıdaki fotoğrafta da görüldüğü üzere yollar bisiklet kullanımına uygun ve geniş.
Zaten çok kalabalık olsa biz de o yollara girmeyiz.
Bisiklet düşmanı, cahil, bencil, esnaf ve turist bozuntularının küstah tavırlarına cevap vermek zorunda hissetim kendimi ve onlarla konuşarak böyle davranmalarını eleştirdim.
Ağırbaşlı halimi biraz bozsam kavgaya dönüşecek diyaloglar yaşadık.
Bozmadım kendimi ve bunun haksız bir yasaklama olduğunu anlatmaya çalıştım.
Zabıtayı arayarak, benimle telefon görüşmesi sağladılar ve bununla bizi yıldıracaklarını düşündüler.
Sahilleri parselleyip, hizmet veriyoruz diye kendileri haklı çıkarmaya çalışanlardan belediye paralar alıp onlara kullanma hakkı verdikçe bu kavgalar sürecek.
Birlikte yaşamayı beceremeyen, bencil ve para hırsına yenik düşmüş, sistemin kölesi ve fırsatçısı olmuş bu insanların gerçeği görmek için bir kaç kitap okuması yeter bence.



Çay bahçesi molamızda bunları konuşup..



Sorunlara çareler aradık.



Çocuklarımıza güzel bir dünya vermek istiyoruz.



Paralel evren görüntüleri yaratan cep telefonu kameram, kafayı yedi diye düşünüyorum.



Biraz daha abartsa sanatsal görüntüler olacak bunlar.



Bu haliyle bile hiç fena değil aslında.



Arkadaşlarımızı bizden ayırmaya çalışan talihsizliklere de karşıyız biz.



Fatih, 3 gün önce ayağını kırdı ama, alçılı ayağıyla yine aramıza katılmayı becerdi.



Fatih'iyle, Lorenzo'suyla, BBK Her Yerde.



6 hafta önce Bahar da ayağını kırmıştı ama şimdi sapasağlam aramızda.
Zaten hiç ayrılmamıştı ki!



Meltem plajında 2.5 liraya çay içip, onca kazık fiyatlarına rağmen denize girildi, yendi içildi, pazar keyfi yapıldı.
Bir daha gelir miyiz?
Sanmam.



Yeni bir bisikletçi yetişiyor.
Delfin, yol boyunca verdiğim her taktiği harfiyen yerine getirmeye çalışıp kalbimi kazanıyor.



Dondurma,



Sohbet,



Tanışma ve yakınlaşma seansı.



Pedalladık, esnaf ve turistle tartıştık, yokuşlar çıkıp terledik, denize girme sevdasına Meltem'de kazıklandık, dondurmalar tatlılar yedik ve başımız göğe erdi.



Artık Bodrum'a dönebiliriz.



Bitmedi..



Okyay'ın bize çay ısmarlayası varmış.
Kırmadık elbette onu..



Çayı severiz..



Okyay ısmarlayınca daha bir tatlı oluyor ayrıca..!



BBK pazar kaynaşması sürüyor.



5 gün önce planlanan mantı sefası bu güne kısmetmiş.



Bütün gün yedik içtik,



Yetmedi, bir de mantı yiyelim dedik.



Sonra da, "O kadar spor yapıyoruz, yine de şişmanlıyoruz yahu." diyoruz.



Demiyor muyuz?



...



Mantı fikri Fatih'ten çıkmıştı.
Ayağını kırsa da sözünden dönmez.
Öyle sözünün eri bir arkadaşımızdır.
Severiz ve saygıyla önünde eğiliriz.


Şenay'ın manalı şarkısıyla bitireyim bu günkü yazımı;

Sev Kardeşim

Bak kardeşim
Elini ver bana
Gel kardeşim
Neşe getirdim sana
Al kardeşim
Ye, iç, gül, oyna



..

.









Hiç yorum yok: