4 Mayıs 2014 Pazar

Mavi Tur

Havalar bi-zi durduraa-maz.
Dedik ve tüm hava tahminleri yağmur dediği halde toplanma yerine gittik.



Benim yine geç kalacağımı düşünenler yanıldılar.



Saat 9.10 da saatin 10 dk geç çalması ile yataktan zıpladım.
Burcu'nun hazırlayıp , dünkü uğrayışımızda Melisa ve bana verdiği müthiş karışımı,
onun tavsiyesiyle yoğurtla karıştırıp yeme uğraşları da 10 dk daha geciktirince,
9.35 te, 5 dk gecikmiş olarak arkamdan dedikodumu yapan arkadaşlarımın sahte gülüşleriyle karşılandım.
Aslında onlar hala, İhsan'ın hakkımda söylediklerine gülüyorlarmış.
Helal olsun onlara.
Benim de İhsan hakkında anlatacaklarım vardır elbette!



Ben bu düşünceler içinde hala uyanmaya çalışırken..



Melisa'nın alaycı gülüşleriyle karşılaşmam ve diğer arkadaşların yüzlerini diğer tarafa çevirmeleri beni daha da sinir etti.



Bunları düşünmemeye çalışıp, toplandığımızı haber alarak birer birer gelen diğer dostlara odaklandım.



"Ghost" bile geldi.



Bahadır, sabah cigarası tüttürüyor.



Bu arada Emrah, mavi BBK tişörtlerimizi getirmek için ofisine gitti.



Sonunda masmavi olduk işte.



Parayı veren mavileşiyor.



İhsan, yine arkamdan neler çeviriyor acaba?



Kime baksam bakışlarını benden kaçırıyor.
Eh İhsan, intikamım korkunç olacak!



Bak bak, aynen düşündüğüm gibi, yine hakkımda bir ton martaval anlatmış olacakki bana bakıp gülüyorlar.



Yine herkes başka tarafa bakma çabasında.
Nereye bakıyorlarsa?



Ben fotoğraf çekerken de hepsi başını çeviriyor başka tarafa..



Melisa bile arkamdan gülüyor.



Ben de bu işi çözmezsem…!



Fotoğraf çekiniyoruz diye bütün yolu kapatmışız.
Motosikletli de yolu açmamız için mecburen Emrah'ın "Fotoğrafımızı çeker misiniz?" dileğini yerine getiriyor.



İçmeler'e doğru pedallayalım dedik ama bu yeni arkadaştan başka peşimden gelen yok.



Neyse, grup hareketlendi.



O kadar çok yiyip içtiler ki hiç birinin pedallayası yok.



Kımıl zararlısı şeklinde saatte 1 km süratle yok alıyoruz.



Bu da yetmezmiş gibi bir scooter takıldı peşimize.
Bisiklet kulübü tişörtü giymiş bir de…!



Aramızda deri pantolonlu bile var.



Gül gül sen..
Benim de günüm gelecek İhsan efendi.



Hava bozdu, yelken yarışı iptal.



Herkes geldiği gibi geri dönüyor.
Dün hava güzeldi de bir iki yarış yapabildiler.



Ersan Otel'e giden yokuşun başlangıcında geride kalan lapacıları bekliyoruz.



Şuna bak, bir de masum rollerinde.
Soracağım ben sana.
Sen sırıtmaya devam et bakalım.
Dedikoducu şey.



Bodrum'da bir kaç ay kalacak bu arkadaş da yeni katıldı aramıza.
İlk turunda böyle bir hava çıktı şansına.



Kaplumbağa grubunu beklerken fotoğraf çekelim bari.



Evet evet, yapacak başka bir şey yok, fotoğraf çekelim.



İşte kamlumbağa grubu da geldi.
Aslında bu kadar yavaş sürmezlerdi ama bugün bir haller olmuş bunlara.



Bir sürü de yokuş var önümüzde.



Buraya kadar zor gelindi, bir de Tavşan Burnu'na gidelim diye tutturdu Emrah.
Altında motosiklet olunca konuşması kolay tabi...



Bu yokuş oraya varacak, 2 çıkıp indim, gidersek dönüşte geceye kalacağız gibi.. :)



Emrah; "Motoruma pinerim, fotonuzu çekerim" modunda, iyi eğleniyor doğrusu.
Bir sonraki tura ben de scooterla geleceğim.



Kumbahçe kafede çay içmeye dönüyoruz.



Tam bu havaya göre bir seçim.



Kale manzaralı sohbet şahikuladenin şükufesinde.



Emincom tostunu bu güzel köpüşle paylaşarak gözlerimizi yaşartıyor.



Melisa, kendisini bir gölge gibi takip eden anne-babasına uzaktan bakışlar fırlatıyor.



Emicom diyor ki; "Yahu, git konuş. Onlar senin ailen. Güzelce anlatırsan Emin'im anlarlar."



O da gidip ailesiyle konuşuyor.
Olgunlukla karşılıyorlar, bisikletçilerle arkadaşlık etmesini.
O da mutlulukla yanımıza gelip, rahatça fotoğraflar çektirebiliyor.



Bahadır; "Ben de ailemle konuşup, durumu anlatsam iyi olacak." diye düşünüyor sanırım.



Yeni forma tişörtlerimiz şahane olmuş.
Verdiğimiz milyon dolarlar helal olsun.



Ağzında balıkla, bu kadar yavaş yürüyen başka kedi görmedim.
Dibine kadar yaklaşıp, fotoğrafını çekmem bile onu hızlandırmadı.
Yan masanın altına girip, aynı yavaşlıkla yemeğini yedi.



Baktık ki yağmur yağmayacak, rüzgar da durdu; "Hadi Bitez'e gidip dondurma yiyelim." dedik.



Tey allahım, yemekten başka birşey düşünmüyor bu pisletçiler.



Bu avlu pasajda, bu manzarayla bir BBK mekanı olacak yakın zamanda.
Hadi bakalım, göreceğiz.
Umarım devamlı olur.



Hemen Mindos kapısının bitişiğinde bu yer.



Devam edip..



Fotoğraf molalarıyla fotomodelliğimizi geliştirme çalışmalarıyla..



Bisiklet sürmenin keyfini çıkarıyoruz.



Gümbet burnuna gidip, dönüyoruz.



Burun biraz rüzgarlı.



Hemen uzaklaşıyoruz oradan.



Bisikletçiler rüzgarı sevmez, demiş miydim?


Heyt be, formanın güzelliğine bak.
Yakıyor ortalığı.



En iyi yaptığımız şey.



Tıkınmak.



Beni de kendilerine benzettiler.
Ben de dayanamayıp kocaman bir dondurma söyledim kendime.
Sefam olsun.



Pislet kardeşliği.



Gün geçtikçe hem bisikletler hem de ekipmanları daha kaliteli olmaya başladı.



Lastiklerimiz bile eskimeye başladı.
Yol aldığımızın en iyi göstergesi.



Bitez'in bağarası yollarını pek severiz.


Bizim tındır mıngır ritmimize en iyi bu yollar uyuyor.



Yine o adam!
Kimbilir aklından ne şeytanlıklar geçiyor yine..!



En iyisi uzak durayım ondan.



Neyse, atlattım galiba..



Yok yahu, hala peşimde...



Kurtuluş yok, şu köpek bir ısırsa iyi olacaktı ama…!



Az kaldı, yakında bitiyor tur.
Sabret oğlum..!



Aaa, bak ev.



Bak bak, bir kuş gördüm sanki.



En iyisi geride kalmak..



Alelacele bir veda edeyim..

"İyi akşamlar arkadaşlar..
Bana müsadeee…"

Mavi Tur gibi gezi oldu.
Her limana uğradık.
Sanırım hepimiz kilo aldık bu gezide.

Bu hafta içi yine sıkı antrenman gezileri yapmak şart oldu.


Kocaman sevgilerimi sunuyorum hepinize.


Gerçeklerin dışında, hayal dünyamın ürünü yakıştırmalarla..



..

.





Hiç yorum yok: