7 Nisan 2014 Pazartesi

Tavşan kaç, tazı tut.

17:30 a kadar, fatura ödeme, alışveriş, bisiklet bagajı yapımı, dostlarla buluşup kahve keyfi, Çanakkale dedikoduları, ardından bir iş toplantısı ve İhsan gelip beni alır.
Kızılağaç Mangalcı'da, bundan 2 ay önce, turların bittiği saatte, tura çıkmak için hazırlık yapıyoruz.



"KTM'in lastiğinin havası inmez diye düşünürdüm." diyen İhsan.
Pompala yavrum, her lastik iner.



Ben de Merida'ların lastiği çok patlar diye duydum ama yol efsanesi olsa gerek.



Eski bisikletin bagajını yeni bisiklete uydurma çabasının sonucu.
Yakında yapacağım Bodrum-Fethiye-Bodrum turuna hazırlık.



Bu günkü bir antrenman turu.



Adı da ; "Tavşan kaç, tazı tut".



İhsan' da git gide form tutuyor.
Kaç kaçabilirsen.



Ben kaçıyorum..



O ensemde bitiveriyor.



Ben sana Çiftlik yokuşunda gösteririm Hanya ile Konya'yı deyip, basıyorum pedala.

(Deyimin doğrusu ve anlamı burada açıklanmış;



Durup, daha ikinci fotoğrafta tazı, dili dışarda da olsa yetişiyor bana.



Yine geçiyorum ve Çiftlik köy kahvesine varıp, bisikletimi park ettikten 10 sn sonra o da varıyor etab sonuna.



Köy çocukları, futbol antrenmanından bisikletleriyle dönüyorlar.
Bize laf atıyorlar; "Yarışalım mı?"
İçerinden biri (sağdaki); "Günlüğü takip ediyorum, köyümüzün fotoğraflarını paylaşmışsın." diyor.
Onlara kulübümüzden söz ediyorum.
Yaz sonunda, okullar başlamadan bir yarış sözü veriyorum onlara.
BBK nın düzenlediği ve köyün gençlerinin katılacağı, 3 ayrı yaş grubuna göre düzenlenmiş bir mahalli yarış.



Soda ve çikolatalarımızı mideye indirirken bu konuyu konuşuyoruz İhsan'la.
BBK'nın artık, kulüp olmanın gereklerini yerine getirmek için ciddi çalışmalara başlaması an meselesi.



Sohbetin uzamasının bir nedeni de yağmurun başlaması.



Bisikletlerimizi kenara alıp sohbete devam ediyoruz.
Bir BBK bisiklet takımı oluşturup, yarış organizasyonlarına katılmak için Bisiklet Federasyonu'na lisans başvurusunda bulunmak gerek.



Yağmur sonrası, mis kokular içinde Yalı'ya doğru, peygamber vitesi ile salınıyoruz.



Keçiler akşam yemeğinde.



Çok cana yakınlar.
"Naber abi? Bisiklet turu mu? Kaç vitesli bu?" gibi sorular geliyor meraklı olanlardan.



Bu da ağılın dışına taşmış bir oğlak.
"Biraz sevebilir miyim?" diye soruyorum.



Neredeyse bir kedi gibi karşılık veriyor.
Keçiler insanlara çok yakın olabiliyor ve bir köpek gibi doğada peşinizde dolanıp, ismi ile çağırınca geliyorlar filan.
Mumcular tarafındaki siyah keçi Melisa'yı hatırladım şimdi...



Beslenme saati.



Yeniden, çiftlik hayalleriyle bezenen sohbetimizi ede ede süzülüyoruz..



"Allah tependen baksın" dediklerinde bunu mu görüyordur yukarıdan..!?



Bu da BeBeK bakışı..



Akşam bulutu..



Tur bitti, 



.. gün bitty.. 



ama biz bitmedik.



26 km bitiverdi..



"Daha yeni başlamıştık!"

..
.






Hiç yorum yok: