10 Mart 2014 Pazartesi

Sıfır yokuş

Çok eğleniyorum ve bisikletçi arkadaşlarımı görmek beni çok mutlu ediyor ama bu gurup gezileri, km olarak bana az geliyor.
O yüzden, Bodrum dışındaki gezilere Bodrum'dan başlayarak tur mesafesini uzatıyorum genelde.
Ama cumartesi geceleri çalışınca, erken kalkıp tura yetişmek çok zor oluyor.
Bu yüzden bu pazar Fatih'le birlikte tura sonradan katılmak durumunda kaldık yine.
Turgutreis'e vardığımızda tur çoktan başlamıştı.
Onlara yetişmek için kahvaltı bile etmeden pedalladık.


Akyarlar'a varmadan, sonda kalanları geçmeyi başarıyoruz.


Sanırım tur oldukça kalabalık.
Biraz ileride bir küme daha geçiyorum.


Aralarında Fatih Öcel'in da olduğu bir kalabalık ekibi daha solladım.
Fatih, "Yine mi sen? Yavaş yahu." diye serzeniyor onu geçerken.


En öndekiler, geride kalanları Fener'de bekliyorlardı.
Emir'le birlikte onlara katılmayı başardık.
Küçük Kartal Emir yine çok formda.


Gurubun tamamı toplanmadı ama bir çoğu geldiler.
Bu gün 54 kişi ile yine katılım rekoru kırıyor BBK.


Geride kalanlar beklenirken zamanı değerlendirmek için Fener'in önüne gidiyorum.
Buraya her seferinde "değirmen" demem nedendir?


Bu muammayı çözeceğim bir gün.
BeBek yine güzel pozlar veriyor bana.

Ben bu fotoğrafları çekerken, geride kalanların hepsi gelmiş ve Akyarlar'a yola çıkılmış bile.
Böyle en arkada kalınca öne geçmek için biraz daha hızlı pedallıyorum.
Bana iyi geliyor.



Akyarlar, balıkçılar kahvesinin önüne bu anlamsız çiti yapmışlar.
İyi halt etmişler.
Ne bu şimdi?
Denize yakın oturup, kazları besleyip onlarla "Gagagagak." şeklindeki sohbetlerimizi mi kıskandılar acaba?


Hizmet edeceğiz diye göstermelik işler yaparak hayatımızı zorlaştırıyorlar.


Tostlar söylendi, hazırlanıyor.


Çaylar söylendi.
Serdar ve İsmail, ekibin en hızlıları olarak önden gelip kahveciye kalabalık olacağımızı söylediler.


Merida Man Recep artık eski sağlıklı günlerindeki gibi.
Ne mutlu.


Füsun, balıkçıyla akraba çıkacak neredeyse.
Ortak tanıdıkları varmış.


Kahveci tek başına olunca bir gün önceden de haber versek yine de bekleyeceğiz.
Çaylar geldi ama tostlar gelmedi hala.


Sevgi, kahvaltısını yapmış besbelli, molanın keyfini çıkarıyor.


Çikolata ikramları, ardından gelen tostlarla ve başka abur cuburla mide fesatı olmayız inşallah.


Lorenzo'suz gelen annesi, onun bisiklet koltuğunu taşımayı sürdürüyor.
Sökülüp takılabilen bir şey olmamasına aklım ermiyor.


Lorenzo'suz Burcu ve diğer herkes, Emrah'ın "Son beş dakkaaa.." uyarısıyla harekete geçiyorlar.


Herkes yeniden pedallamaya hazır.


Emrah ve full çantalı velospiti.



BeBeK sabırsız, "Ne kadar yavaş bu gurup yahu. Hadi dedikten sonra bile beş dakka daha alıyor yola çıkmaları. 
Oysa NeO öylemi ya? "Ha" de, "di" diyene kadar 100m pedallar."


Olsun, yola çıktık işte.
Yine güneş, yine bahar havası.
Bodrum, en uzun baharını yaşıyor.


Merida Man Recep.
Renklerdeki uyum gözümüzden kaçmıyor Recep bey.


Dönüşte herkesi değirmene yani fenere yönlendiriyorum fotoğraf çekmek için.
Fener, fener, fener, fener, fener, fener.
Umarım artık karıştırmam.


Yarım basamaklı merdiven gibi bir engeli bile aşarken zorluk çeken çok bisikletçi var aramızda.


Bir pazar gününü, engel aşma eğitimine ayırmak şart bence.


Böylece hayat daha kolaylaşacak herkes için.


Heryere de bisiklet yolu yapılacak değil ya.


Bisiklet heryere gitmek için tasarlanmış bir araç.


Biraz pratikle sürüşler çok daha eğlenceli hale gelir.
Lütfen pratik yapın.
Ne olur yapın yahu.


Ey ahali.
Bisiklete binmek çok kolaydır.
Benim gibi düz duvara tırmanın demiyorum.


Sadece biraz pratik yapın.
Lütfen.
N'olur..!


Beni deli sanıyorlar ama olsun.


Ben yine de onların hepsini çok seviyorum.


Baksanıza şunlara.
Şimdilik "Eller havaya" yı öğrendiler sadece ama yakında merdiven bile inebileceklerine inanıyorum.


Bu arkadaşımız aramıza yeni katıldı.
İyi bir kız ama kendini papatya sanıyor.
Olsun, hepimizin bir çatlak tarafı var.


Bak kızım, bu bisiklet.
Papatyalar bisiklete binemezler.
Sen bir insansın.
Neyse, şimdilik huyuna gidelim.
Düzelir.


Yolların kelebekleri yeniden pedallamaya niyetli.
İyi gelir.



Son zamanlarda her yerde inekler görüyorum.
Bu sene süt fiyatları düşebilir.


En öne geçip, burada pusuya yatıyor ve her geleni fotoğraflıyorum.


Bu fotoğrafları kopyalayıp paylaşırsanız, lütfen kaynak belirtiniz.


Mersi.


Yazımın en altında bir not var.


"Kaynak belirterek alıntı yapabilirsiniz."
yazıyor.


Lütfen öyle yapın.


Teşekkürler.


Merci.


Thank you.


Спасибо


Σας ευχαριστώ


Ngiyabonga


Lorem ipsum dolor


Grazie


Danke


धन्यवाद


Cảm ơn bạn


Ďakujem


ありがとう


謝謝


তোমাকে ধন্যবাদ


Obrigado


ขอบคุณ


Çeşme


Peşin satan esnaf pozu.


Gümüşlük yolunda Papatya ve Fatih.



Kaktüs, kuzu, eşek, tuğla, mavi bidon, çiçek , ot…vb.


Mindos sınırlarına girdik bile.


Tehlikeli bir iniş.


Virajdan sonra ortada biriken mıcırda düşen arkadaşlar oldu eski tarihlerde.


Bugün olmasın diye bir süre orada durup..


.. tedbirli inmeleri için onları uyardım.


Her türlü arazi koşulunda dengede durmayı öğrenmek gerek.
Mıcır aslında hiç de tehlikeli değildir ne yapacağınızı bilirseniz.
Pratik yapın.


Gümüşlük'te tıkınma zamanı.


Aynı zamanda sokak hayvanlarına sevgi dağıtma zamanı.



Hale bugün bisikletsiz.
Geçen turda ters bir hareketle belini incitti.
Birazcık dinleniyor.
Soldaki arkadaşımızın da ilk turu.
Onu da tebrik ediyoruz, sonuna kadar şikayet etmeden bitirdi turu.



Kendi kendimle foto-pişti.


Sürekli poz halinde herkes.
Oysa, camdaki yansımamı çekiyorum ben.
Lorenzo'nun koltuğu bugün çanta görevini almış.


Aysel' de yansıma pozu veriyor.


Turgutreis'e varmadan yolda Pitos diye bir mekana uğrayacağız.


Yeni bir yer öğreneceğiz.


Gümüşlük sahilinden son bir poz.


Fazla dağılmadan sakin bir sürüş.


Yolda sohbete devam.



Biraz da şaklabanlık.



Yıldıray bize yolu gösteriyor.


Haydi Pitos'a.



Pitos, benim çok eskiden bildiğim bir yer.



Bisikletleri park edip, millet çaylarını alırken,



Servis rahatlayana kadar birkaç fotoğraf için sahile iniyorum.


20 m sonra sahil.


Her zaman sakin, her zaman güzel Kadıkalesi.


Bir güzel daha eklenince, katmerleniyor güzellik.


Bir de güzel kuçu eklendi bunlara.



İlle de ben.



Ben ve güzel arkadaşlarım.



Yine ben.



Bu bile bensiz olmaz.



Güzel kızlar arabandaysa, arabanın markası ve modeli hiç önemli değil.


Gezinin yorgunluğunu burada çıkarmaya niyetli bu millet.


Bizlere çay, kahve ve soda ikram eden Pitos işletmecisi, bisikletçi dostu bu arkadaşımıza ikramları için çok teşekkürler.


Bahçesinde 4 yavru barındırıyor bu dostumuz.


Onlardan 2 tanesini guruptan arkadaşlarımız sahiplendiler.


Pitos çok keyifli bir mekan.


Güzel objelerle donatılmış.


Barın arkasında yüzmekten bıkmış bir sandal.



Birlikte yaşamak, onlara çok yakışırdı.


Yeniden çevre keşfine çıkıyorum ve bu güzel çiçeği seyrinize sunuyorum


Bu evler her seferinde yüreğimi burkuyor.


Kaktüs dünyası.


Biraz bakımsız bir ev.


Sahipleri buzdolaplarından bir türlü vaz geçememişler.
Bahçe süsü olarak kullanılıyor.



Biraz daha kalabalık olursak, gittiğimiz yerlerde park sorunu yaşayacağız.


İhsan artık bu motorla değil, yeni aldığı KTM bisikletiyle katılacak gezilerimize.



Milletin gitmeye hiç niyeti yok.
Ben dönüşte Emin'le birlikte pedallayarak döneceğim.
Fatih' de erkenden ayrılıp Bodrum'a döndü.


Dostluklar bira sohbeti ile pekişiyor.
İhsan bundan sonra bisiklet kullanacağına göre Yıldıray'ın dükkanına sıkça uğrayacak.
Moto Karizma BBK üyelerine her zaman kolaylıklar sağlıyor.



Bu bebeler çok tatlılar.



Emir onlardan ayrılmak istemiyor.




Artık gözüm kapıya bakıyor.
Ben de sıkılmaya başladım.


Milletin hala gitmeye niyeti yok.



O zaman ben de fotoğrafçılığa devam ederim.



Herkes çok seviyor kamerama gülümsemeyi.



İlk turunda, son molayı şekerleme yaparak değerlendiriyor Esin.



Fotoğrafları eve gitmeden değerlendiriyorlar.
Bense, evde yapmayı seviyorum o işi.


Gümüşlük bisikletçileri geri dönmeye hazırlanıyorlar.



Gitmeden son bir poz daha.



Bizler önce Turgutreis'e gidiyoruz. 
Arabalar orada.


Turgutreis sahili.


Yüzler gülüyor.


Hafif yorgunluk hissi de var elbette.


Çok güzel bir gün geçirdik birlikte.


İşte o anda talihsiz bir kaza yaşıyoruz.


Karşısından gelen yayalara yol vermek isteyen Emir, küçük bir düşme yaşıyor.


Hiçbir hasar yok, çok şükür.
Zaten çok yavaş gidiyorduk.
Görünmez kaza dedikleri bu olsa gerek.


Eller..


.. havaya.


Emin'le 20 km lik bir yol daha.


Günün son saatlerinde hava biraz serinliyor.



Gürece yokuşu.



Bodrum-Turgutreis 55 dk,
Turgutreis-Bodrum 45 dk sürüyor.
Hadi bakalım, bunu da açıklayın.


Bu bir muamma, tıpkı bu evlerin kaderine terk edilmesi gibi.



Bir muamma daha.
Emin'in saçları nasıl bu hale geldi?



..

.




2 yorum:

Yelken dedi ki...

Zevkten dostum Zevkten :-)

nezihoget dedi ki...

Zevkli zamanların bol olsun, yüzün hep gülsün, ilginç saçlı delikanlı.