16 Aralık 2013 Pazartesi

Var ya, yok böyle bir gezi.

İsmet'ten bir mesaj; "Abi, bugün de çalışmayalım. Bak keyfine."
Bekliyordum böyle bir mesaj, pazar günü de çalışılır mıymış canım!
Zaten hazırlanmıştım, son kez eksik var mı diye şöyle bir kontrol edip çıktım evden.


Denizciler kahvesine vardığımda herkes oradaydı.
Söz gelimi herkes tabi, gelmesini özlediğimiz çok arkadaşımızı arıyor gözlerimiz her seferinde.
Ayşe yeniden aramızda, artık hiçbir geziyi kaçırmamaya çalışıyor.


Ufuk, ben gelmiyeceğim diye gelmiş, sürpriz oldu onun için.


Şaka tabi, Bodrum'daki en eski arkadaşlarımdan biri Ufuk.
Neler yaşadık neler.


Yakışıklıdır köftehor.


Zaten hep güzeller ve yakışıklılar var kulübümüzde.


Hepimiz hayvansever ve doğa aşığıyız.


Bazen biraz fazla sevdiğimiz de oluyor tabi.


Dozunu kaçırdığımız da...


Çok kalabalık olduk.
46 kişi.


Yeni dostlar, güzel insanlar.


Herbiri ayrı değer.


Bu kuçu da bisiklet kulübüne üye olmak istiyor galiba.


Olmaz şekerim olmaz, sen köpeksin, öyle kal.

Ersan Otel'in sahilinden gidemiyoruz çünkü o yolu kapatmış otel yöneticileri.
Yokuşu tırmanmak zorunda kalıyoruz.
Yokuşun ortalarında kısa bir mola.


Motor kaskı da olsa güvenlik önceliklidir.
Yakışmış hatta..


Yolun devamında yine Ersan Otel engeline takılıyoruz.
Bu sefer sahil yolunu yeniden deniyoruz.
Ersan Otel sahil yolunu kapatmış.


Bu yolu kullanmak herkesin hakkı.


Bu otellerin böyle bir hakkı olmadığını biliyoruz.


Sahili parsellediler ve gaspettiler.


Biz buna karşıyız.
Hakkımız olanı almak için otelin genel müdürüne ulaşıyoruz ve kapıyı açtırıyoruz.


İçmeler dönüşünde Denizciler'in önünde toplanıp Bitez'e doğru yola çıkıyoruz.


Nedense bu gezide çok şımardım.
Hava çok güzel ve rekor sayıda katılım var gezimize.
Sanırım sebepler bunlar.


Herkesin yüzü gülüyor.
Ne mutlu.


Gümbet'te fazla oyalanmayıp, 


..sahilden yola devam ediyoruz.


Bugün çocuklar da aramızda.


Sonunda Bitez'e, Serdar'ın yerine geliyoruz.


Ben şımarıklığa devam ediyorum.
Güneş tepede ve bahar gibi oldu hava.


Şımarıklığım bulaşıcı..


Çimlere yayılmak nasıl da keyifli.


Nur' da brançını bitirmiş, keyif çayını içiyor.
Her zamanki gibi vakur ve alımlı.


Yanağıma konan bu öpücüğün sahibi...


İşte bu dudaklar.


Kahvaltının kalanıyla bir çay da ben içiyorum.
Herkes Serdar'ın muhteşem hamburgerlerine yumulmuş durumda.


Ufuk, çevresini saracak insanları bekliyor.
Birazdan koyu bir sohbet başlayacak.


Bugün ben iyice sapıttım.
Nur'un Drum tütününden bir sigara sarıp tellendiriyorum.
Kötü örnek Nezih.


Şeytan arabaları cennette.


Hacı ile poto-pişti görevimizi yerine getiriyoruz.


Şımarıklık bulaşıcı demiş miydim?


Bisikletçi hep tıkınır.


Hep tıkınır.


Gel keyfim gel.


İşte, meddah Ufuk toplamış hayranlarını.


Serdar'ın bahçesi artık kulübün bahçesi sayılır.


İç bakalım, yakında sen de bisikletçi olacaksın nasılsa.


- "Çocuklar ne yapıyorsunuz?"
- "Taş atıyoruz."


- "Nereye atıyorsunuz?"
- "Başka taşlara."


Bisikletin renkli dünyası.


Her türlü rengi bulmak mümkün.


Bu kadar da güzel olunmaz ki.


Anasına çekmiş.


Bu gezi gittikçe haremlik selamlık gibi olmaya başladı.


Eski arkadaşlar yenilerle kaynaşmakta.


Daha yakın..


Daha sıcak..


Daha mutlu.


İyi ki varsınız.


İyi ki varız.


Gezimiz yine Denizciler'de çay-kahve molasıyla sona eriyor.


Gezi kritikleri; "Sırtım ağrıdı, karnım acıktı, çişim geldi."


Sena'nın kuçusu "Kahve" sosyalleşiyor.


Sena' da sosyalleşiyor.



Şeker kız bu Sena.


Tatlı yorgunluk saati.



2 yorum:

Turkish Cowboy dedi ki...

bende katılmış kadar oldum bu geziye.. çok yaşa nezih! :)

nezihoget dedi ki...

Sen de çok yaşa Türkerim..
Teksas bisiklet gezileri ne alemde?
Ne zaman senim gezilerinin fotoğraflarını göreceğiz?