10 Kasım 2013 Pazar

Uyku Vadisi

10 Kasım 2013

Mumcular'da, Uyku Vadisi'ne gidip dönmek için 21 bisikletçi buluştuk.
Saat 10:00 başlayıp, hava kararana kadar hatta son 1 saatini karanlıkta tamamladığımız tur, Bodrum Bisiklet Kulübümüzün en kalabalık turu oldu.

Fotoğrafların üzerine tıklarsanız büyük boyutlu olarak izleyebilirsiniz.

İyi seyirler.



Bodrum Bisiklet Kulübüne katıldığı günden beri katkılarıyla gruba renk ve heyecan getirdi Emrah. 


Onun sağladığı ulaşım ve yardım desteğine sayesinde bir çok yeni katılımcı bisikletlerine ve bu sayede de doğaya ve spora daha yakınlaştılar.


Son 3 haftadır Emrah'ın düzenlediği gezilere işlerimin yoğunluğu yüzünden katılamayıp uzaktan gıpta ile izliyordum.


Sonunda bu pazar fırsatım oldu ve ben de aralarına katıldım.


Önceki gezilerde birlikte çok güzel şeyler yaşadığım arkadaşlarımla yeniden buluştum.


Bu, en kalabalık gezimiz oldu ..


Yeniden dostlarla ..


.. ve yeni dostlarla doğada birlikte güzelliklere pedallayacağız.


Yola çıkmak, birlikte pedallamak...


Birlikte olmak ve birlik olmak çok keyifli.


Nenzin istasyonunda buluşmak ne benzin almak, ne de temizlik için...


Sadece yolda neler ve nasıl yaşayacağımızla ilgili bir miting için.
Emrah, hazırladığı gezinin aryrıntılarını anlatıyor.


Mumcular barajının kıyısından..


Manzaranın keyfini çıkararak..


Keyfimizin başlangıcında..


İmzamızı atarak..


Güzel görüntüleri belgeleyerek..


Birlikteliğimizi fotoğraf karelerine sığdırıyoruz.






Heyecan başlıyor..
Yeni yerler, yeni insanlar, yeni doğa bizi bekliyor.

Geliyoruz... Gidiyoruz....


Fotoğraf çekimimize canım köylümüzden tepki; "Çekin bakalım, çekin gari..." :)


Baraj gölünden, köy yoluna sapıyoruz.


Bisikletli yabancılara, "Ne işiniz var burada, hav hav da hav hav.." diye tepkisi uzun sürdü nedense.



Önümnde durup, geçen arkadaşlarımın fotoğraflarını çekmeye devam ederken, bir yandan da onunla konuşmayı sürdürdüm.
Bir baktım, bir süre sonra yakınıma gelmiş..


Son hali...!


Sinirli köpeğimiz havlarken, arkadaşlarım resm-i geçit halinde...





Bu amcaya da "Nasıl süt durumu?" diye sordum.
"Bu sene nafile." diye cevap verdi.
Üründen memnun değil anlaşılan.


Bir yeni sapakta su takviyesi yapıyor Esen.


Aynı sapakta Hacı gölgede dinleniyor.


Erol' sa düşünceli; "Ne işim var benim bu delilerle." der gibi.. :)


Hacı, arkadaşının lastik tamirine yardımcı..


Karapınar köyünün tek kahvehanesi kapalı.
Buyuk olasılıkla, herkesin gittiği, Mumcular pazarındadır.


Belki kahveci döner de bize çay yapar umuduyla beklerken, Erol, gezi haritasını inceliyor.


Çayımız yok ama keklerimizi, Mumcular pazarından aldığımız mandalinalarla mideye indiriyoruz.


Kahvehane açık olsa çayı ben demleyecektim ama kilitli.
Biraz daha bekleyelim diyoruz.


Seçkin, telekominikasyon derdinde..


Bekledik ve kahveci sonunda geldi.
Ama öğrendik ki, kömür ateşinde çay yapılıyormuş burada.
O da uzun sürecek tabi.
O zaman biz de çay içecek başka bir yer buluruz diyerek oradan ayrılıyoruz.


Uyku Vadisi'ne yaklaştığımız bu sarnıçta mola şart oldu.







Zeytin ağacı, gölgesinde oturmamız için kendine şekil yapmış.


Biz de oturup poz verelim gari.


Hatta, uzanıp keyfine varalım.



Ayşe, fotoğraf derdinde..


Uyku vadisine varmadan bizi karşılayan Muğla Bisiklet Kulübü'ndan arkadaşlarla burun buruna geliveriyoruz.



Bu güzel buluşma eski dostların öpüşmeleri ile devam ediyor.


Yolda, süt toplama yeri..


.. ve sonunda Uyku Vadisi tesislerine vardık.






Ayşe, yolda sözünü ettiği hamakta yorgunluk gideriyor.


Çaylar içiliyor, sohbetler yapılıyor ve mağaraya doğru yürüyüşe çıkılıyor.


Dereleri aşıp orman içinde yol alıyoruz.


Kendini yola kaptıran sevgili dostlarımdan gülücüklü pozlar alıyorum.



Buz gibi dere sularında ayaklarımızı üşütüyoruz.


Sürekli fotoğraf derdine düşüp, suya düşmelere ramak kalıyoruz.


Aman dikkat..!


Herkes birbirine yardımcı, özellikle centilmen beyler, zarif hanımlara.
Kızlı-erkekli.



Mağaraya ulaşan merdivenleri tırmanıp..


Yosunlu kayalara hayran kalıyoruz.




Bu da mağaranın giriş biletlerinin kesildiği yer.


Sezon dışı olduğu için, biz bedavacıyız.


Bu kaya eve herkes hayran kalıyor.


Herkes önünde fotoğraf çekinmek istiyor.


.. ve mağara girişi.


Mağara girişinin önündeki manzarayı engelleyen incir ağacının hazin sonu.


İçeride elektrikle aydınlatma yapılmış ama sezon dışı olduğu için çalışmıyor.



Belki de yarasalar bu aydınlatmayı bozmuşlardır.


Mağaranın içinde, telefonlarımızın aydınlatmasıyla bir süre ilerliyoruz ve sonra geri dönüyoruz.


Dönüş yolu..


Bu hobbit evine hayran kaldım ben de..



Dönüşü biraz uzatarak, ayaklarımızı ıslatmadan yapmaya karar verdik.


Farklı bir yol deniyoruz.


İyi ki de öyle yapıyoruz.


Manzara ve yol şahane.


:)


Bodrum yaylasında bahar.


Uyku vadisi sapağına geri döndükten sonra yollarımızı Milas Bisiklet Kulübü ile ayırıyoruz.
Onlar Milas'a, biz Mumcular'a..

Yorulan arkadaşlarımızın hızıyla dönüşümüz daha uzun oluyor.
Gezinin son 1 saatini karanlıkta yapıyoruz ve Mumcular'a vardığımızda ne şahane birşey yaptık diyor ve yine yapmayı planlayarak, arabalarımızla evlere doğru yola çıkıyoruz.

Bisiklet ve bisiklet dostluğu adına; "Yaşşaaaaa.." :)

Hiç yorum yok: