4 Haziran 2017
Pazar
Aslında bu pazar Bodrum-Fethiye yapacaktık ama Alp'in işleri yüzünden bir sonraki pazara erteledik.
Ardından üzücü haberi aldık; Alp, koşu antrenmanında küçük bir sakatlık geçirmiş.
Dizin arkasındaki liflerde bir kopma olmuş.
Bir kaç hafta dinlenmesi gerekiyor.
Dizin arkasındaki liflerde bir kopma olmuş.
Bir kaç hafta dinlenmesi gerekiyor.
Çok üzüldük.
Umarım kısa sürede eski sağlığına kavuşur.
Bu gün Uyku Vadisi'ne gitmeyi planlıyoruz.
Böyle uzun mesafeli ve zorlu turlara pek katılan olmuyor Bodrum'da malesef.
Kızılağaç'ta Mehmet'le buluşuyoruz.
Hava bulutlu ama sıcak.
Güneş bu gün bizi fazla üzmeyecek anlaşılan.
Hızlı bir tempoyla Çamlık köyüne ulaşıyoruz.
Mehmet formunda.
Dün gece fazla uyuyamamış ama kendini iyi hissediyor.
Öğle yemeğini Uyku Vadisi tesislerinde yemeyi planlamıştık ama Mumcular'da Gülüm Büfe'nin önünden geçerken kokulara dayanamayıp oturuyoruz.
Şahane açık ayranlarımızı alıp, kavurmalarımızı söylüyoruz.
Hemen yanımda duran kasada şahane domatesler var.
Yemeğin üzerine bir de mis gibi çayımızı içiyoruz.
Artık yolları ağlatmanın zamanı.
"Mumcular sonrasında tüm yollar Uyku Vadisi'ne çıkar."
Bu söz sevgili Emrah Tezer'e ait.
Biz de bu sözü yanımıza alıp, daha önce geçtiğimiz yerleri hatırlaya hatırlaya yola koyuluyoruz.
Bulutlar çekilip güneş yüzünü gösterince Mehmet üzerini çıkarıyor.
İşler yüzünden denize gidemiyor garibim, biraz yansın bari.
Ben halimden memnunum.
Uyku vadisinde, ayaklarımı suya sokup serinleme hayalleriyle basıyorum pedallara.
Yolu şaşırmışız, bizi yönlendiren köylüler de bizi kandırmışlar anlaşılan çünkü onların tarifleriyle Ören yoluna kadar geldik.
Bundan sonra ancak Beçin köyü üzerinden Milas'a gidebiliriz.
Geri dönmek hiç işimize gelmedi ve daha önce yapmadığımız bu rotayı bitirmeye karar verdik.
Toplan 8 saatte, 6.5 saat pedallayarak 118 km yol yapmış olduk.
Torba kavşağında ayrılırken; "İyi ki de yaptık." ortak yorumumuz oldu.
...
..
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder