19 Şubat 2016
Cuma
Şapşal Papatyalar Turu.
Sanal dünyada tepki aldı bu isim.
Biz vahşi korsanlar yine doğadayız.
Bu doğa denilen şeye çok gıcığız biz.
Kaz gördük mü korkutur, kovalarız.
Gelincik gördük mü yanlarına gidip, "Duydun mu papatya senin için neler demiş?" diye fitne sokarız.
Kimisi kızgınlıktan kızarır..
Kimisi hırsından morarır..
Sinsi papatyalarsa, taşların arasına saklanmış kıs kıs gülerler.
Gülün bakalım siz, son gülen iyi güler.
Sizin tarlanızı bulalım bak neler yapıcez.
Dün akşam hazırlayıp, sabah pişirdiğim karıncalı, ıspanaklı börekleri mideye indirmek için Etrim köyündeki kahveye doluşuyoruz.
Millet bayıldı benim karıncalı ıspanaklı böreğime.
Biz böyleyiz işte, karınca, ıspanak, yumurta, peynir, pul biber demeyip, doğada ne bulduysak fırına sürüp pişirip yeriz.
Bununla da kalmayıp, papatya tarlası bulup üzerinde tepineceğiz.
Ortada Tom, "Bu yeni korsanları aramıza kattığımız iyi oldu, birlikten kuvvet doğar. Ne kadar papatyayla karşılaşacağımız hiç belli olmaz." diye düşünüp duru.
Bu gün 13 bisikletli korsan, 3 de eskort korsan var.
Ne zamandır bu günü bekliyorduk.
Soldan sağa; Emin Korsan (biz ona kısaca Eminço deriz), Mesut korsan (Komutan), Nevzat korsan (panaroman), Delta'ların İhsan, çaylak korsan Tülay (bu ilk seferi, henüz bir namı yok, bir kahramanlık yapmasını bekliyoruz).
Bu sefere iyi hazırlandık.
En iyi bisikletlerimizi, günler öncesinden bakıma soktuk.
Kısa bir test sürüşü..
Benimki mükemmel durumda.
Herkes kendinden mesul.
Ama biz bir bütünüz.
Aynadan sağa..
Bağarası yollardan..
Mumcular'a kadar tüm bahçeleri tarayacağız.
İlk hedefimiz papatya tarlası.
Bu gün ineklerle işimiz yok.
Belki haftaya.
Korsanbaşı, başkorsan Fatih Kopkorsan papatya tarlasını ilk gören kişi oluyor.
Papatyaları ilk ezme ödülü de onun.
Papatya tarlasının ortasına kadar koşup 30-40 papatyanın üzerine bırakıyor kendini.
Ardından diğer hain korsanlar, papatya soykırımına devam ediyor.
Çaylak korsan Tülay'ın ilk seferi bu.
Onları ezmemeye çalışarak yanımıza geliyor.
Tecrübeli korsanlar, yayıldıkça yayılıyor.
Çok papatya var çok.
Nasıl hakkından geleceğiz bunların?
Papatyaları ezdikçe..
Keyiften yüzümüz gülüyor.
Panaroman Nevzat, bu muhteşem anı panaromalıyor.
Dişi korsanlar, toplayabildikleri kadar papatyayı yoluyorlar da yoluyorlar.
Papatya suyu, saçlara iyi geliyormuş.
Bunlar da az cani değil hani!
Emin, "Sen ne sandın NeOçom, onlar her zaman bizden daha fazla korsarlar ki." diyor.
İşimiz zor, bu kadar papatyayla baş edemeyiz biz.
Başkorsancı; "Olsun NeO, yaptığımız yanımıza kardır."
O sırada bir kara delik beliriyor ve Sude Korsan'ı içine çekmeye çalışıyor.
Delta korsan anında duaya başlıyor;
"Papatya gibisin, beyaz ve şişko..
Ezilirsin böyle korsanlar gelinco..
Kara delik kulaklarımı yakıyor neden..
Nedir bu çektiğim, pepetyelerden.."
Duanın ikinci bölümüne geçmeden kara delik yok oluyor.
Kaldığımız yerden devam ediyoruz papatya kıyımına.
5 milyar papatyadan en az 500 tanesini yok ediyoruz.
Okyanus kenarına gidip kutluyoruz bu zaferimizi.
İnek çobanı Farinelli (asıl adı Carlo Maria Broschi) dile geliyor;
"Ne iyi yaptınız ulu korsanlar, bu papatyalar yüzünden ineklerime yedirecek ot bulamıyordum, sayenizde papatyaların yerine ot çıkacak ve ineklerim aç kalmayacak.
Manitu sizi başımızdan eksik etmesin."
Çok iyi bir iş başarmanın gururuyla, yeni maceralara doğru yelken basıyoruz.
Rüzgar bizden yana.
Savaşçılarımızın bir kısmı yolda balinaların saldırısına uğradığı için bizden uzak düştüler.
Koca okyanusta onları bulmak kolay olmadı.
Nevci Korsan, en büyük ağaca tırmanarak Kukumav Kuşu taklidi yapıp balinaları uzaklaştırdı.
Ezbere bildiğim tek şarkı, "Akdeniz Akşamları"nı söyleyerek arkadaşlarımın moralini düzeltmeye çalıştım.
Nevci korsan çok beğendi bu şarkımı;
"NeO korsan, neden bir grup kurup, Anadolu turnesine çıkmıyoruz?" diye sordu.
Bu fikir çok tuttu.
Hemen bir Anadolu Rock grubu kurduk konserler vermek için.
Bu da alternatif düğün orkestramız.
Turne iş yapmazsa düğünlerden para kazanmayı düşünüyoruz.
Çaylak korsan Tülay, çok iyi Türkçe Pop söylüyor.
Diğer korsanlar da bu fikri çok beğendiler.
Sude korsan da vokalist olarak gruba katıldı.
Yakında solo albüm yapmayı düşünüyorum diyor.
Sonunda kaybolan diğer korsanlarla yollarımız kesişiyor.
Meğer ne çok özlemişiz birbirimizi.
3 gün ayrı kalamıyoruz.
Hemen yarın için bir tur daha yapalım fikri attı biri ortaya.
Çiftlik taraflarında da bir papatya tarlası görülmüş diyorlar.
Oraya da bir sefer yapsak fena mı olur?
Bunlar da papatya soykırımı yapmayı kafaya takmışlar anlaşılan.
Çok hainiz biz.
Dehşet saçıyoruz resmen.
Yolumuzun üzerindeki Çamarası ülkesinde de dehşet saçmaya karar verdik.
Ülkenin tüm insanları Okyanus Cafe'de toplanmışken..
Büyük bir baskın düzenliyoruz.
İlk olarak Yukarı Mazı diyarından, Elektro Bağlamacı Hüseyin'i sorguya çekiyoruz.
Konuşmakta direnince, dillere destan vahşi köpeğine işkence yapıyoruz.
Hepimiz onu okşayarak, ölmekten beter ediyoruz.
Sonunda, Çamarası ülkesi bize teslim oluyor ve en kıymetli çaylarını bizimle paylaşıyorlar.
Sonrasında ülkelerini terk etmek zorunda kalıyorlar.
Issız kalan ülkenin caddelerinde dolaşırken..
Zevkten kahkahalarla çınlatıyoruz meydanları.
Son olarak da Mumcular krallığının petrol yataklarını yağma edip ana gemimiz Öküz Abi'nin deposunu dolduruyoruz.
Şanlı Bodrum Korsanları olarak ünümüz gitgide tüm Ege Bölgesi'ne yayılıyor.
Adımızı duyunca korkudan taş kesilenler varmış.
Kara bulutlar gibi çöktük tüm alemi cihana.
Biz içmeyelim de kim içsin?
Büyük gemilerimize binip, korsanlar diyarının yoluna koyuluyoruz gün batarken.
Ardımızda Deli Korsan Delta İhsan...
Hızını alamamış, Etrim yokuşunda tepinmeye devam ediyor.
Manitu akıl fikir ihsan eylesin diliyoruz.
...
..
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder