13 Mayıs 2015
Salı
17.30 Yalı çıkışlı bir turumuz var efems.
Daha önce gidip, denize gireyim dedim ama bir türlü evden çıkmadım.
Saat 17.00 de DiaSa önündeyim.
Fatih geldi, ardından Bahadır' da gelince yükledik Öküz Abi'yi (Fatih'in kamyoneti),
Yalı kafeye yollandık.
17.50 de ancak hazır olduk pedallamak için.
Sanki pedallamamak için bu kadar yavaş davranıyorlarmış gibi.
En çok da bu Delta denen İhsan'a uyuzum.
Her zaman geç gelir.
Tesadüfen zamanında geldiği de olmuştur.
Şimdi de beni Fatih'e şikayet ediyor;
"Faatiihh, şu NeO'ya bişey sööle, arkamızdan fotoğrafımızı çekiyoo."
Bunun kadar geçimsiz birini görmedim.
İyi, al bakalım, önden çekiyorum işte.
Arkada, bit kadar kaldın, görünmüyorsun işte, naber...
İyisi mi hiçbir kareye almayayım ben bunu da aklı başına gelsin.
Al işte, orman yolunda, önden birlikte pedallarken birden fikir değiştirip, "Ben şu arkadakilere bakayım, sen devam et." deyip sattı beni.
Nerde bu millet diye beklerken, ilk gelen Ender oldu.
Ardından Bahadır.
Bu Delta bozuntusu ne haltlar karıştırıyor acaba?
İşte geliyorlar.
Fatih'le birlikte fena dalmışlar, ne konuşuyorlarsa.
Beni görünce sustular.
Kesin benim hakkımda konuşuyorlar.
Dur şunların peşine takılıp, ne konuştuklarını anlayayım.
"Burada çok güzel ışık var, Nezih durda bi fotoğrafınızı çekeyim." diye kesiyor Fatih konuşmayı.
Çok kurnaz bunlar.
Sonunda ortaya çıkar çevirdikleri dolap nasılsa.
Şöyle çok eğleniyormuş gibi yapayım bari.
"Geç Fatih, bir de ikinizi belgeleyeyim ben."
Belge 1; Bu ikisi...
Yine geçtim onları.
Ne halleri varsa görsünler.
Ormancılara; "Kolay gelsin ama ormanda ağaç bırakmadınız yahu." diyorum.
"Ormanda ağaç biter mi abi?" diye gülerek cevap veriyorlar.
Yalı'dan buraya 15 km geldik.
"Fazla oyalanmayalım, akşama benim saat 21.00 de sahnede olmam lazım." diyorum.
Hemen dönüşe geçiyoruz.
Zaten orada mola vermenin de bir anlamı yok.
Taş masalı kahvede dido ve çay molası.
"Hadi ben hazırım, daha geç olmadan kalkalım." diyorum.
İhsan'ın umurunda değil, "Dur yahu, daha yeni geldik."
Al işte, bir de misafir geldi.
Fotoğraf gezisine çıktık deyip, bizi takip ediyor bunlar.
Fatih'le Nurcan' da geldi; "Hani bize dido?" diye.
Kalabalık olduk iyice.
Fatih'le Ender yok bu karede.
Onlar bu karede var.
Bir de bunda.
Fatih'le ben önden çıkıyoruz.
Fatih, beni Bodrum girişine bırakacak, benzin alıp onlara katılacak yeniden.
Kıyak arkadaşlarım var.
Ne mutlu bana.
20.40 da evdeydim.
21.00 de sahnedeydim.
...
..
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder