12 Mart 2014 Çarşamba

Prens Lorenzo

Berkin Elvan
Gezi olaylarında etrafa rastgele ateş açıp, gaz fişeği ile vurdu onu polis.
296 gün dayandı.
14 yaşındaydı vurulduğunda.
15 oldu.
16 kg kalan bedeni onu hayata bağlamaya yetmedi.
Bunca zaman verdiği yaşam mücadelesine tanık olduk, dualar ettik.
Tüm ülkeyi yeniden canlandıran ölümü karşısında susmayıp, meydanlarda sesimizi yükselttik bu haksızlığı yaratanlara.
Susmayacağız ve haksızlıklara çare bulana kadar haykıracağız.
Güle güle Berkin.
Sen ölümsüzsün.

Yüreğimiz acıyor, kabımıza sığamıyoruz, havanın uygun oluşuyla bisikletlerimizi alıp sokağa çıkıyoruz.

Biraz pedallamak, kan dolaşımımızı arttıracak ve daha dirençli olmamızı sağlayacak.




Tepecik kafede buluştuk Fatih'le.


Hava serin ve rüzgar var.


Oturmanın anlamı yok, hemen pedallayalım.


Yolda Emin' de bize katıldı ve Bitez'e kadar duraklamadan pedal bastık.


Baharın verdiği canlılığa şahit olduk.


Yaza kadar bize ait olan sahil yollarını tekerleklerimizle ezdik.


Bizi çaya bekleyen Lorenzo ve annesine gidiyoruz.
Aktur fırınından çaylık birşeyler alıp,



Uzayan otların arasında gizlenen ineklere "Sütün bol olsun." dileğinde bulunarak,



Burcu'nun gizlendiği şatoyu bulmaya çalıştık.



Karşımıza çıkan engelleri ve yolumuzu şaşırtan hileleri çözüp,



İşaretli ağacı bulduk sonunda.



Ben, ağaca gizlenmiş ejderhayı oyalarken, Fatih ve Emin hızla esrarengiz yola daldılar.
Ağzından alevler saçan 3 başlı ejderha ile bir anlaşmaya vardık.
Bir dahaki gelişimize kadar ejderhaya ev sahipliği yapan koruma altındaki bu işaretli ağacın, onun ne kadar değerli ve korunması gerektiğini açıklayan tabelasının yenilenmesi için Bitez Krallığı'na bildiride bulunacağız.



Küçük Prens Lorenzo'nun gizli sarayında bizi bir çok sürpriz bekliyordu.



Kediler sultanı, çıktığı son yolculuktan yaralanmış olarak dönünce Lorenzo'nun annesi Burcu onu malikanesinde korumaya almış.
Prens Lorenzo; "Sadece başını okşayabilirsiniz. Yaralarına dikkat edin." diye bizi uyarıyor.



Onlarla birlikte yaşayan bu 3 bacaklı Kuçular sultanı ise malikanenin koruyucusu olarak görev yapıyor.
Aynı zamanda evde pişen yemeklerin tavuklara kadar ulaşmaması için özel bir misyonu da var.
Getirdiğimiz çaylıkların tüketilmesindeki rolü takdire şayandı doğrusu.



Ayrılmadan önce Küçük Prens Lorenzo'ya büyük zorluklarla yanımızda getirdiğimiz sihirli kornayı sunuyoruz.



Bu zorlu macerada benim sihirli kornamı evde bıraktığım iyi olmuş.
Onu da Prens Lorenzo'ya sunmak zorunda kalabilirdik.



Bu hediyeler Yüce Prens Lorenzo'ya yeterli geliyor bizi salıvermesi için.
Yoksa en az 1 saat daha bizi ağırlıyabilirdi.



Dönüş yolunda, işaretli ağacın koruyucusu 3 başlı ejderhayı göremedik.
Bizden önce yola çıkan Emin'i mideye indirmiş olabileceğinden kuşkulanıyoruz.
Ülkemize döner dönmez bu konuya açıklık getirmek için bir arama fermanı çıkarmalıyız.



Yol boyunca karşımıza çıkan engelleri aşarken, hep aklımızda Emin'in başına neler gelmiş olabileceği sorusu vardı.
Bitez'in bağarası yollarında fotoğraf bile çekemeden ülkemize döndük.



Yeni aldığı KTM'ini kullanmayı geciktirmek için türlü bahaneler uyduran İhsan bize Tepecik kafede çaylar ısmarladı.
Bisikleti için bir çok aksesuar aldığından söz etti sohbet boyunca.
Tatlı muhabbetini dinlerken içimden ( "Az laf çok iş İhsan." Ne zaman göreceğiz şu bisikletinle pedalladığını?" ) diye düşünmeden edemiyordum.

Biz ayrılırken arkamızdan bakışını hiç beğenmedim.
Kimbilir yine ne planlar yapıyor yarın pedallamamak için.
Umarım bu düşüncelerim boşunadır.

Umutla.



..

.

Hiç yorum yok: