23 Şubat 2014 Pazar

PicNic

Bu pazar da piknik yapalım dedik.
Havalar şahane, bahar mahar tavan yapmış durumda.
Herkesin şöyle yeşile uzanası var.


Bodrum'dan hareket yerini Garanti bankası önü sanıyordum.
Kimse yok, o zaman antik tiyatro önüne bakalım.


Tamam herkes burada..


Belediye kamyonet göndermiş.
Sağolsun.


Bodrum'dan piknik yerine pedallamak istemeyen lapacılar ve çocuklu annelerin bisikletleri kamyonete yükleniyor.


Bu arada pazar gazetesine göz gezdirmek iyi fikir.
Emrah, "Haydi pikniğe." diyor ve hareket başlıyor.


Ben peşlerine takılmadan "Bodrum ve BeBeK" konulu fotoğrafıma imza atıyorum.


Lapacılar.


Bu kamyonet neden bir tek bisiklet almış diye düşünmüştüm.
İleride park yerine bıraktı kamyonetini ve bize katılıp yokuşları bir güzel pedalladı.
Bisikletçi dediğin böyle olur işte.


En sona Emin yoldaşla ikimiz kaldık.
Yokuşun zirvesine kadar sakin bir tempo ile pedalladık.
Zirveden inişte "Hadi bana eyvallah." deyip koptum onlardan.
O inişte rüzgarı hissetmek çok hoşuma gidiyor ne yapayım.


Mangalcı'nın önü kalabalık.


Piknik yerine kadar pedallamak isteyenler bisikletlerini hazırlamışlar bizleri ve geç gelenleri bekliyorlar.


Ekener ailesi, şirin arabaları ve şapkalarıyla huzurlarınızda.


Haydi piknik yerine pedallayalım.


Tam pedallama havası ama piknik yapasımız var.
Sonra fırsat bulursak Çiftlik'e pedallarız belki.


Ooo, Erjü Baba' da teşrif etmişler.


Genel olarak toplu bir sürüşle akıyoruz sahile doğru.


 Papatya tarlaları arasına girip oynamak istiyoruz ama hedefimiz belli.
Belki sonra..


Yeni bisikletini güle güle kullan Selin.


Kalanları bekleyip..


Piknik alanına yayılıyoruz.


Yakışıklı Thomas kardeşim de burada.
"Nereden geldin? Grubun arasında seni görmedim." diyorum.
"Ben dağ yollarından geldim." diyor.
Yalan..!


Lorenzo annesine yeni bisikletini kullanmasını öğretiyor.


Hepimiz girmek istedik ama 4 kişi cesaret etti.
Bahar, İhsan, Erdal ve Özgür.


İhsan' da motorlu bisikletiyle katıldı aramıza.
Onsuz olmaz.


Ayşe ve Hale piknik alanının en şık sofrasını hazırlamakla meşguller.


Önce birer kahve içelim.


İp atladık.


Uzun masalar hazırladık.


Mangal için çırpı topladık.


En güzel bisikletlerle,


En güzel insanların buluşması.


Dedim ya onsuz olmaz diye.
Yanıma şort almamışım, Kızılağaç pazarına kadar pedallamak da işime gelmedi doğrusu.
"Hadi İhsan, pazara gidip bir şort bakalım." dedim.
4 dk içinde oradayız.
Ben yanıma hiçbir şey almamışım meğer, cüzdan bile..!
Şort için İhsan'a borçlandım.
Onsuz olmaz demiş miydim?


En şık piknik sofrası, Ayşe ve Hale'nin.


İşte onlar.


Bu birlikteliği kıskanan diğerleri..


Meğer hepimiz kıskanmışız bu pozu.


Duyan geldi, daha da kalabalık olduk bu karede ama o fotoğraflar benim makinemde yok.

Photographer: Mehmet Fatih Demirhan

En güzelini Fatih çekmiş.
Teşekkürler Fatih.



Her sofrada ayrı muhabbet,


.. ayrı lezzetler,


Yemeyip de yanında mı yatacağız?


Mangalın bini bi para..


Sevgili diş doktorum Dilek' de ailesi ile aramıza katılmış.
O da bisikletli olmak istiyor.
Olacak.


Annelerimiz, baş tacımız.


Bahar, denizin tadına baktı, şimdi de mangal yakmaya çalışıyor.


Yemeyip yanında yatan da varmış.


Yemeyip biralayan da..


Buradaki dolmalarda aklım kaldı ama her sofradan tadımlık birşey alarak doydum bile ben.


Oh maşallah, turşu bidonu ile gelmişler.
Elbette paylaşmak için.
Hemen bir tabak alıp Ayşe'lerin masasına götürdüm.


Yedik, hatta içtik bile.
Bisikletçi ne yapar?
Yer içer sonra pedallar sonra yeniden yer içer yeniden pedallar.
Bu böyle bir ömür boyu sürer.


Çiftlik kahvesinde mola.
Kahvecinin pisleti biraz eskimiş.


Bizimkiler yepisyeni.


Aslında yeniden ziyade bakımlı demek daha doğru çünkü çok eski bisikleti olanlar da var aramızda.
Onların bisikletleri de çok bakımlı ve yeni gibi.
Öyle olmak zorunda çünkü uzun mesafe turlar yapıyor ve sorun çıkmasın istiyoruz.
Ne kadar bakımlı bir bisiklete sahipseniz o kadar keyifli sürüş yaparsınız.


Bu yörenin taşı bile değişik.


Piknik alanına döndüğümüzde toparlanmalar başlamıştı.


Biz 21 kişi, 15 km civarında pedal basıp döndüğümüz için kalan tatlılardan kısmetimize düşenleri mideye indirdik.


Öğleden sonranın güzel ışığında güzel renkler yakaladık.


Güzel çocuklar,


Güzel kadınlar fotoğrafladık.


Bizi boşver, ellisinden sonra fosforlu sarı tişört giyen adamlarız biz.


Fatih, piknik işini abartmış, tahta masa bile getirmiş.
"Bunun bir büyüğü vardı ama rengi uymaz diye getirmedim." diyor.
Bir dahakine çek-yat getir bari.


Lorenzo; "Sonunda annem sepetli bisikletiyle ikimizi taşımayı öğrendi." diyor.


Fatih, kamyonetine 4 bisikleti birbirine değmeden taşımanın formülünü bulmuş.
Hesap adamı.


Mıstık kafede akşam çaylarımızı içip Bodrum'umuza geri döndük.

Biz bu piknik işini çok sevdik.
Çok yakında bir de kamplısını yapmak istiyoruz.
Yapacağız di mi?


..

.

Hiç yorum yok: