21 Şubat 2014 Cuma

Kutsal cuma..

Özgürlüğüme kavuşmamın 2. gününü kutlayalım dedik.
Bu hayırlı günü, güneşin gülen yüzüyle kutsal bir hale getiren Jüpiter'e şükranlarımı sunar, bu kıyağını unutmayacağımı dile getirmekten de şeref duyarım.



Bu sefer sabahın köründe değil, öğlenin birinde buluştuk.
Saat 13:00 olmadan yükleme tamamlandı.


Arkada Ercü'nün, ben'im ve Fatih'in bisikletleri, önde de bedenlerimiz, buluşma yerimiz Kızılağaç'a doğru yola çıktık
Fonda Procol Harum'un gitarcısının yeni albümünden bir blues parça.


Ayşe ve Mesut'u bizi bekler halde buluyoruz.
Kavuşma anı..!


Bisikletlerimizi kamyonetten indirdik ve benim ön lastiğin can çekiştiğini gördük.
Derhal operasyona alıp onu ölümden kurtarma çabalarına giriştik.


Ben patlak yere yama yapmaya çalışırken Fatih' de patlamaya sebep olan lanet olası şeyi bulmaya çalışıyor.


Lanet olası şeyin, dünkü gezimizde, sahilde bira içenlerin şişelerini kırıp etrafa saçma eğlencelerinin artıkları olduğunu anladık.
Dış lastikteki bu yarığı da içeriden yama ile destekliyorum.
Gerisi allaha emanet. Bu gün ne de olsa kutsal cuma.


Emin, başlarım lastiğinize, hadi gidelim yahu deyip duru.


Bir poz verin o zaman bakiim.


Bir de yeni pisletimizle yakışıklı bi poz.


Artık Çamlık yoluna düşme zamanı.


Biz önden giderken, sohbete kendimizi kaptırmışız.


Çilek sapağında geride kalanları bekliyoruz.


Onlar da hemen geliyorlar zaten.


Artık şeklim budur.. ;)


Mutlu ve yeni pisletli.. Ha ha..!


Birinci sanıçta yine Emin, Ercü ve ben önde kalmışız.


İlk arka kişisi Mesut.


İkinci sarnıç etrafındaki papatyalara atıyor kendini Fatih


Papatyalara aşık bu adam..


Bir kere daha onları kucaklayası varmış.


Fatih'i papatyalardan kazıyarak çıkarıyoruz ve yola devam ediyoruz.
Burada da Ercü'yü keçi yavrularından ayırmak zorunda kalmadık .. Şükür.!


Sonunda 6 kişimizin hepisi birden Çamlık kahvede oturmuş hale gelebildik.


Fatih'in aklı hala papatyalarda, Ercü'nünki de oğlaklarda..


Kerdeşler fırınından aldığım üzümlü keklerden eser kalmadı.
Doymak bilmiyor bu pisletçiler yahu..


Bu amca da, arkadaki kahvehane sahibinin kardeşi.
Bana köyden evlenecek bir kız bulacak 1 senedir.
"Umudunu kaybetme" diyor.


Dönüşte, Emin "Ver şu makinenide senin yeni pisletli bir fotoğrafını çekeyim diyor.


Çektiklerinin hepsini buraya koyuyorum.


Birinde de yüzümü çekebilse ya..!


Fotoğrafımı çekeyim derken düşmedi ya, buna da şükür.


Kolunu biraz daha kaldırsa güzel fotoğraf olcak ama yetenek konusunda biraz fakir bu arkadaş.


Olsun bu da bişeydir.
Sağol Emin usta.. :)


Bu sefer de "Hadi, benim bisikleti çıkaralım buraya bu sefer." diye tutturdu.


Yeni bisiklet ya, "Aman dikkat" diye diye bir hal oldu.


Yardım ettiğime edeceğime bin pişman oldum.


Neyse, sonunda o da ikinci kata çıktı da kurtuldum bu işin sorumluluğundan.


Benim en iyi yaptığım şey poz vermek.


Bu da poz mu? Peh..!


Poz böyle olur.


Ya da böyle..


Hatta ille de böyle olur ama Mesut hala aynı pozda..!


Neyse, sonunda zorla elini kaldırmış bu karede..


Bak Fatih'e. Kayanın üzerinde ve iki eli birden havada.
Neredeyse uçacak.


Ayşe'de özendi, o da kayaya çıkıyor.
Aman tikkat be ya..


Bak Ercü'ye. 
Akıllı adam, ayakları yerde.


Fatih'in ayakları ve benim pisletin ön ayağı.


Kayaya çıkma pozundayız.
Sırf pozcuyuz.
Çık desen, kafamızı kırarız.


Neyse, sağ salim Mıstık kafeye vardık.


Canlar da sağ.


Keyifler de tavan yapmış durumda.


Emin, hadi vedalaş artık arkadaşınla, gidiyoruz.


Zor ayrıldı ama ayrıldı ve finiş noktasına benden hemen sonra o geldi.
Aferim bakiim.


.. ve diğerleri..


Sizlere de aferim bakiim..


Şahane bir turun daha sonuna geldik sayın seyirciler.


Fatih, kamyonetin tepesine çıkmış, "Verin oradan bir bisiklet." deyip duru.


Ercü' de sıraya girmiş..


Mesut'a el salladık, yolcu ettik.


Biz de yolumuza..
Evimize..

Yarın görüşmek umuduyla…

..
.


Hiç yorum yok: