12 Eylül 2013 Perşembe

Gözleri kapalı bisiklet sürmek.


Geçen gün Kadıkalesi'ne gitmiştim bu martıları gördüm ve çok kıskandım. 
Bodrum'da neden yok?

Neyse biz konumuza dönelim.
Deniz kenarından topladığım ağaç parçaları ve ilginç çakıl taşlarını kullanarak takılar yapmaya başladım.
Dün, Gümbet tarafında sahilden ağaç parçaları topladım yine.
Bugün de Yalıçiftlik sahilinde değişik taşlar bulma ümidiyle bisikletime atlayıp yola koyuldum.
Eylül geldi, hava sıcaklığı 25 dereceye düştü derken bugün yeniden ortalık cayır cayır yanmaya başlamış.
Sakın bisiklete filan binmeyiz siz, terlersiniz.



Kızılağaç'ı geçince, zeytin ağaçlarında yabani hayvanları ağaçlardan uzak tutacak, korkuluk işlevli plastik malzemeler.



Zeytin toplarken tüketilen şaraplar.



Salcano'cuk sıcaktan bayıldı.


İşte Yalıçiftlik, Gerenkuyu mevkii sahili efems.
Burada muhteşem taşlar var.
Ayrıca deniz nambır van.



Sıcak mıcak anlamam, ben bisiklete binmek istiyorum.
Çiftlik tarafına pedallıyorum ve ara yollardan doğaya yaklaşıyorum ama lastiğim de inmeye devam ediyor.
Dur, şunu bir şişireyim diyorum ama o ne? 



Ucuz mal alacak kadar zengin değilim diyen İngilizleri hatırlatan bir olay var burada.
Çok ucuza aldığım pompanın ömrü bitmiş a dostlar.
Ne güzel yokuşa sarmıştım, iyi de gidiyordum, hatta gözlerim kapalı kaç metre gidebilirim denemeleri bile yapmaya başlamıştım.
Çaresiz geri döndüm. 
Çiftlik'teki bir lastikçinin pompasını kullanarak yedek lastiğimi taktım.

Bu sefer de Etrim sapağından Çocuk Mezarlığı mahallesine yollandım ama artık dönme saatinin geldiğini fark edip dönüşe pedalladım.


Dönüşte gün batımı Geren Kuyu mevkii.

Hiç yorum yok: