1 Ocak 2018 Pazartesi

Topal Tavuklar Turu

1 Ocak 2018
Pazartesi

Çizer: Mesut Ekener



2018'e bisiklete binerek başlayalım, uğur getirir dediler.



Bilge, bunu pek ciddiye alıp, milyon dolarlık yeni bir bisiklet edinmiş kendisine.



Belli ki çok da severek almış, yere koymaya kıyamıyor.
Sakınan göze çöp batarmış, gezinin yarısında lastiğine diken batıyor ve patlıyor.
Yanımızda her zaman, her türlü alet, edevat ve yedek lastik vardır.
Yolda kalmadık yani.



Burası Etrim köyünün panayır yeri.
1 ay önce burada yöre halkının yaptığı yiyeceklerin sunulduğu bir panayır kurulmuştu.
Aşure, keşkek, yaprak sarma, otlu börek ve daha neler neler.



Buraya kadar arabalarla geldik.



Buradan sonra bisikletle devam edeceğiz.



Geciken arkadaşları beklerken, köy kahvesinde takılacağız.



Mesut ve eşi Ayçe zamanında geldiler.



Ayşe ve Ümit'i bekliyoruz.



Kahveciyi üst kattaki evinden çağırıp kahvehaneyi açtırıyoruz.
Nazımız geçiyor.



Güneşli havada herkes dışarıda.
Amca bahçede çalışıyor.



Köyün içine doğru bir yürüyüş.



Köy hayatı çok sakin.



Bu bahçede köy kahvaltısı veriliyor.



Etrim, halı dokumacılığıyla ünlü aslında.



Son zeytinler toplanıyor artık.
Gezi boyunca kafamı kurcalayan sorunun cevabını, zeytin toplayanlardan aldım daha sonra.
8 kilo zeytinden 1 kg zeytinyağı elde edildiğini biliyoruz ama kimse 1 ağacın kaç kilo zeytin verdiğini bilmiyor.
Ağacın büyüklüğüne ve verime göre değişkenlik gösteren bir durum bu elbette ama normal boyutlardaki bir ağaçtan 40-50 kg zeytin almak mümkünmüş. Hatta daha fazlası bile olabilirmiş.

İnternette de şöyle bir bilgi var; 
Gemlik'te sofralık zeytinde ortalama verim 15 kg dolayında iken, Ege'de yağlık zeytin olarak bir ağaçtan 50 kg zeytin elde edilebiliyor. Ortalama verim 11 kg dolayında. Şimdilerde yılda 1 milyon 100 bin ton dolayında zeytin ürünü elde ediliyor.



Burada da eski bir Etrim evi var.
Hemen arkasına yeni bir ev yapılmış ama bu eski evi yıkmamışlar.



Korsanbaşı Fatih.
Bu ilginç gezi isimleri ve rotalar ondan çıkıyor.



Geziye başlayacağız artık, bir tek Levent gelmedi, o da yolda.



Başlama fotoğrafı çekilirken..



Levent' de geliyor.



Viraj aynasından foto.



Haydi, başlasın artık Topal Tavuklar Turu.



Leleg Yolu'nun bir kısmını kullanacağız bu gün.



Tabeladaki "Theangela" ismi ilgimizi çekiyor.
Mesut; "Sen bilirsin NeO, doğrusu "The Angela" olabilir mi?" diye soruyor.
Ben de bilmiyorum ama öğrendim.



Bu bir yol fotoğrafıdır, bizle ilgisi yok.



Bu yol çok şahane, bırak arabayı filan, insan yok etrafta.



Bilge yeni aldığı bisikletle bana hava atıyor;
"Bak NeO; viraja böyle yatacaksın işte."



Korsanbaşı yine fotoğraf ve video kurgusu ile bizi yönlendiriyor.



İyi ki dron getirmemiş geziye.
Esir alacaktı bizi.



Köy içinden çıkıp, orman yoluna sapıyoruz.



Son kısa yokuş, bazılarımızı biraz yordu.



Hava şahane yine.



Herkesin havası şahane aslında.
Ayşe, yine rengarenk.



Ender, günün lafını ediyor;
"Güldürmeyin, performansım kaçıyor."



Performansı kaçmayan Ümit.



Bilge, iyice alıştı yeni bisikletine.



Bu yollara bu ince lastikler olmadı ama "Yapçak bişe yok."



Murat Dayanıklı'dan da "Çok dayanıklıyım." şovu.


En mütevazimiz Levent.



Ümit-Ayşe şirinleri.



Gelelim topal tavuk konusuna..



Hepimiz topalız..



Hepimiz tavuğuz.



Ben bile..



Orman yolları..



Bizimle şenleniyor..



Arılar uykuda herhalde..



Kovanların yanından geçtik ama ortalıkta hiç arı yoktu.



Tavukları görünce saklandılar zahar.



Soğuk bir poyraz esiyor ama güneş durumu kurtarıyor.



Orman içinde daha az hissettik rüzgarı.



Ormanların içinden huşu içinde geçiyoruz.



Nasıl güzel yerler.



Çam kokularını içimize çekiyoruz.



Bol bol oksijen depoluyoruz.



Orman yolu devam ediyor daha ama biz ayrılan yola sapmaya karar veriyoruz.



Fatih bizi tosbağalara götürecekmiş.



Hadi hayırlısı!



Topal tavuklar, tosbağaları görmeye gidiyor.



Bu da iyi..



En renkli tavuk.



En uzun ve cesur tavuk.
Şu azgın nehirden geçişine bakın.



Ormandan çıkıp, medeniyete doğru gidiyoruz.



Bu kadar çok elektriği ne yapar bu insanlar?



Derken...



Topal tavuklar top sahasına dalıyor.



Hemen bir tavuk maçı düzenleniyor ve kim bilir kaç kaç berabere kalınıyor.
Burada da benim fotoğraf makinamın pili bitiyor..
Dur bakayım bir kaç fotoğraf ödünç alabilecek miyim?

Mesut'tan bir kaç fotoğraf:


Top sahasından çıkınca Bilge'nin yeni bisikletinin lastiği patlıyor.



Kraliyet baş korsan başısı, duruma el atıyor ve B-twin lastik tamir tüpünü lastiğe zerkediyor.



Murat Dayanıklı diyor ki;
"Bunlar çok şahane, 2 yıl önce benim lastiğim patlamıştı bununla tamir ettik, o zamandan bu zamana bir daha patlamadı."
Bense bu tamir tüplerini pek tutmam. Geçici olarak işe yararlar bazen, bazen de yaramazlar.
Nitekim bu da bir işe yaramıyor, 20 dk sonra lastik iniyor ve bir yama ile tamir edebileceğimiz iç lastik malesef çöp oluyor.



Yedek iç lastiği takıyoruz ve yolumuza devam ediyoruz.
"Pompasız yola çıkmam abi."

Fatih'in bize göstereceği, Ender'in deyişiyle "Milyonlarca tosbağa" yerlerinde yoktu.
Fatih; "Gitmişler demekki." dedi ve geri döndük.
Biliyordum böyle bir şey olacağını..
İçime mi doğdu ne?

Bu geziden çıkaracağımız dersler;
Tosbağalara güven olmaz.
Milyon dolar da olsa bisikletin lastiği patlar.
B-twin tamir tüplerine güven olmaz.
NeO ile çıkılan gezide yolda kalınmaz.


Sevgiyle...


...

..

.





Hiç yorum yok: