22 Şubat 2014 Cumartesi

Uykucular

Yarın Uyku vadisi turu yapacağız Gelmek isteyen arkadaşlar Gümbet Garanti bankası önü saat 10.00 da.
Not: Bodrumdan pedallanacak
Beğen ·  ·  · Dün, 19:01Bodrum yakınlarında

Tam da böyle bir feysbuk muhabbeti geçti dün akşam.
BeBeK'le böyle bir şey istiyorduk biz de zaten.


Buluşma yerine 7 dk önce gittim kimse yoktu.
Düşünce balonumda şunlar yazıyor; "Yoksa vaz mı geçtiler?"


Yok be .. Vaz geçerler mi?
100 km nedir bu cengaverler için.


Hacı, yeni çantalarını takmış.
"İçinde her türlü levazımat var abey." diyor.
"Bir tek, katlanır mangal bulamadım. O da yakında geliyor."


Serdar, Hacı, İsmail ve ben yola çıkıyoruz.
Güvercinlik'e varmadan Suat' de kaynak oluyor gruba.


Molasız, duraklamasız dalıyoruz Mumcular yoluna.


Dün akşam üzerinin havasıyla bu günün alakası bile yok.


Şahaneden hallice bile halt etmiş.


Benim fotoğraf çekmek için kolumun boyundan şikayetçi gibi görünmeme Serdar "Sana şu fotoğraf sopalarından lazım Nezih." diyor.
"Olmadı bir sopanın ucuna bağlayalım senin makineyi."
Aklınla bin yaşa Serdar, ben de ameliyatla kolumu uzatmayı düşünüyordum.
Gerek kalmadı gari.


Sohbet, muhabbet, Mumcular'a nasıl geldiğimizi anlamadık.


Baraj gölünü sancağımıza alarak (Denizci şeyim tuttu gari, sağ diyeceğedim) 5li olarak ilerliyoruz.


Beşimizi birden aynı kareye sığdırma çabalarım başarısızlıkla sonuçlanmış bu denemede.
Olsun du..!


Ben de yeni BeBeK'imi fotoğraflarım…

"Mezarlığın yanından sağa dönün." dedi Emrah, telefonla yol tarifi aldığımızda.
"Durup, güzel fotoğraflar da çekin." demedi.
Onu biz akıl ettik.


Hatta Hacı panoramik bilem çekti.
Panoramik çekmek için, Hacı gibi balet olmak gerekiyor.


Gördüğünüz gibi ben balet olmadığım halde panoramik çekmeye çalıştım ama olmadı.


Hadi Serdar şimdi de sen çek bakalım.


Şöyle afili bir poz verelim.


Serdar balet olmadığı için bisikletinden inmeye bile gerek duymuyor, çünkü o panoramik çekmiyor.


Güzelim orman yollarının, güzelim yokuşlarında, güzelim pisletçiler.


Şekilde görüldüğü gibi.


Yol ayrımında çiş molası.


Uyku Vadisi'nden önceki son bakkalda tıkınmalık bişeyler alıyoruz.
Bakkalın tombik kuçusunu sevmeden ayrılmıyoruz oradan.


Uyku Vadisi'ne varmamıza şuncacık kalmışken, o da ne?
Bir motosikletli.
Altında yüzbinlerce dolarlık motosikletiyle İhsan Çoker, doğaya ekzoz dumanlarını yaymaya devam ediyor.


Senin üzerinden geçerim, bir daha o motoru görmiyeceğim.
Hemen kendine yüzbin dolarlık bir bisiklet alıp bizim gezilere katılıyorsun.
Yoksa… karışmam haa…!


Sonunda vardık.
Serdar yürüyüş ayakkabılarını Hacı'nın yeni çantasından çıkarıp nazik ayaklarına geçiriyor.


Buradaki işletme tadilat döneminde.
Bizi önce bahçeye almak istemediler ama sonra her zamanki uyuzluklarından vazgeçip "İsterseniz çaylarınızı alıp aşağıda içebilirsiniz." buyurdular.
Ben de geçen seferki terörü estirmedim böylece.
Sevimli kuçuları Arap'ı bile sevdim ve ona tıkınmalıklarımdan ikram ettim.


Her zamanki gibi fazlaca mıncıklayıp ürkütüyorum hayvancağızı.


İhsan'ın bu hareketine hiçbir anlam veremediğim için bu fotoğrafın altına anlamlı bir şey yazamıyorum.


Buna yazabilirim.
Ben de saçlarımı İhsan gibi kazıtmayı düşünüyordum ama baktım ki İhsan halinden hiç memnun değil, eli sürekli kelini örtmekle meşgul, bu yüzden vaz geçtim.
Böyle sırma saçlı daha iyiyim ben.


Herkes kuçuya bir şeyler verdi, o da hepsini yedi.
Sonuç.


Ben de fazla tıkınmışım sanırım.
Şöyle bir dolaşayım, hem de fotoğraf çekeyim dedim.


Bodosk'un gezilerinde bu şelalenin altında yıkanırlarmış.
Bu da İhsan'ın palavrası.
Sürekli böyle inanması güç şeyler söylemek onun mizacında var.
Bir gün de bir çılgınlığını görmüş değilim.


Mağaraya gitmeyeceğiz bu gün.
2 hafta sonra nasılsa BBK Bodrum Bisiklet Kulübü'nün düzenleyeceği bir gezi olacak, o zaman mağarayı gezmek için bol zamanımız olacaktır.
Bu gün dönüş için bizi bekleyen yaklaşık 60 km var.


Gördüğünüz gibi alt dallarda portakal yok.
Bilin bakalım neden?


Bir yorumsuz fotoğraf daha.


Ekip iyice yayıldı.


Ben de buradaki sanat eserlerini sizler için görüntüleyeyim.


Testilerden bile sanat yapılabiliniyor.
Siz de yapabilirsiniz.


Bunu yapamazsınız, eğer heykel traşlamayı bilmiyorsanız.


Uyku'nun durumu bu kadar.


55-60 km lik bir yol var önümüzde.
Neden gülüyorsam…!


Bahar yüzünden olabilir yüzümdeki gülümseme.


Bahar ve yolların kelebekleri nasıl da yakışıyorlar birbirlerine.


Bahar,


ve yolların kelebekleri..


Uyku yokuşunun sonu.


Bunun ne olduğunu bilin bakalım.
(Cevabınızı aşağıdaki yorumlar kısmına yazabilirsiniz)


Soldan gidersek yol uzarmış.
Yahu zaten bugün uzun yol yapmaya çıkmadık mı?
Alem bu çocuklar..!


Görmediyseniz görün; bunun adı sarnıç.


Bu da Hacı.


Bunlar yol arkadaşlarım.


Çok komiktirler.
Ben, belki de bu yüzden sürekli gülüyorum.


Al işte.


Bence sen komedyen ol Hacı.


"Oradan mı yoksa buradan mı?" tartışması.


Kadın çoban benimle aynı fikirde; "Buradan."


Hiç bilmiyorsan inekleri takip et.


Kuzyaka köyünde mola zamanı.


İyi ki 'buradan' gelmişiz.
Yoksa köyün ihtiyarlarıyla nasıl sohbet ederdik?


Ya da bu atlıyı görme şansımız olabilir miydi?


Ya bunu?
"En az 40 yaşındadır." diyor sahibi.
Umarım daha çok uzun yıllar mutlu ve sağlıklı bir şekilde yaşar.
Çok güzel ve uysal bir at bu.
Bütün yaptığı sahibini evinden çok yakındaki tarlasına kadar götürüp getirmekmiş.
Onu fazla yormuyorlarmış.
Canımlar.


Canımlardan, Kuyucak köyü sakinlerinden ayrılma zamanı.


Köyün Atatürk heykeli ve bizim İsmail.
Çok severim ikisini de.


Hacı yine komedyenliğe devam.


Bu uzun yol gidonuna, tabletini monte edip, gezilerimizi feysbukta naklen yayınlamayı düşünüyor.


Dostluk.


Dostluk çok yavaş geldi bana.
Bastım pedala ve yokuşta herkesi geride bıraktım marifetmiş gibi.
İsteseler bana bu fırsatı vermezler ama onlar keyifle pedallamayı seçtiler o yokuşta.
Bayır mahalle muhtarlığı önü.


Tabelayı görüntülemek istemiştim ama gül cemalim araya girmiş.


Gül cemalim araya girmeden bir Bayır görüntüsü.


İsmail de sıkılmış, basmış pedala.


Diğerleri de gelince, çayları söyleyip bacaklarımızı dinlenceye alıyoruz.
Artık benim de şort giyme zamanım gelmiş.
Tayt fazla geliyor.


Çay şahane.
Kahvecinin kızlarının elinden.


Bayır gülü.


Kahvehanenin içinde bunu buluyorum.
Kerimoğlu'nun oğlu ve torunu aynı çerçevede.
Hizmette sınır yoktur.



Bir de "Damızlık mavi belgeli gebe düve" arayanlara hizmetimiz var.
Buyrun.


Hacı ile aynı bisikletlere sahibiz artık.
O, bisikletine bir çok modifiye yaptı.
Tur gidonu, yol lastiği, daha küçük çaplı orta dişli seti, bagaj ve üzerinde tur çantaları.
Benim aklıma gelenler bunlar.
Bisikleti yeniden yarattı adam.


Bayır'dan Mumcular'a 4 km.
Mumcular'dan da Güvercinlik'e 8 km.
Bastık gari.
Güvercinlik fırınında arkada kalan Suat'i bekledik ama gelmeyince lastik patladığı haberini aldık ve geri dönüp (500m gerimizdeymiş meğer) ona yardım ettik.


Onun çoktan değiştirdiği iç lastiği şişirmesine yardım ettik.


İsmail ve Hacı lastiği tuttular,


Suat' de şişirdi.
İşte yardım dediğin böyle olur.


Fırsattan istifade Serdar,  bize çok seviyeli bir fıkra anlatıyor.


Fıkraya Hacı'nın tepkisi bu.


Bu da İsmail'in tepkisi.


Benim başarısız fotoğraflarımdan bir örnek daha.

Yolda 100 km geri sayımı yapıyoruz.
Rixos'u geçtikten sonra 100 km kutlaması yapıyoruz.
Şımarıklık işte.


Pedalladık, güldük, lastik tamir ettik, çay içip tıkındık, şımardıkça şımardık ve Bodrum'da başladığımız yere döndük.
Değişik hesaplar var. Km saatlerimiz farklı gösteriyor, rota haritaları farklı gösteriyor.
Sonuç olarak ortalama 110km yol yaptık bugün.
Yukarıdaki fotoğraftan belli oluyor mu?

Yarın BBK pikniğinde buluşalım.


..

.





2 yorum:

Unknown dedi ki...

Harikasınız :) Sizler ile olmak isterdim, performans düşürürdüm belki ama sizler ile olmak çok keyifli olurdu eminim :))

Yelken dedi ki...

Büyüyünce ben de böyle turlara gelicem...
emin