28 Eylül 2013 Cumartesi

Şaşı kedi "Şaşı"

Ercü gelmiş Bodrum'a.
Güvercinlik'ten bisikleti ile gelip beni arıyor; "Tepecik Kafe'deyim, gel hadi." diye.



Buluşuyoruz ve onu alıp Vespa Kafe'ye getiriyorum, aynı yerde oturmaktan sıkılmıştır diye.


Çaylarımızı içip, ne yapsak, nereye gitsek diye düşünüyoruz.
Bitez'e gidip, şaşı kedi Şaşı'yı görelim diye karar alıp yola çıkıyoruz.


Sarı yaz Bodrum'u sarıp sarmalamış, sıcaklık yeniden yukarılara tırmanmışken değirmenler yokuşunu tırmanıyoruz.


Artistik pozları da ihmal etmiyoruz tabi.


25 km yol kateden o değilmiş gibi, yokuşun sonunda hala gülümsüyor.


Bir de bana pazularını gösteriyor, "Ölmedik oğlum." diyerek.


Kabul ediyoruz, biz birbirimizi bulunca, bir de bisiklet varsa altımızda, çocuk gibi oluyoruz.

Bitez Simitçisi'nde portakallı kek ve çayla mola verdiğimizde, oranın kedisi olan Şaşı'yı soruyoruz.
"Biz onun için geldik aslında. Nerede o? Gelse de bir mıncıklasak." diyoruz.
Acı haber, Şaşı'ya bir araba çarpıp onu bizden ayırmış malesef.
Yolları sadece kendilerinin sanan bencil şöförlere lanetler yağdırıp, kalbimiz kırık, ayrılıyoruz oradan.


Ercü, yeniden Güvercinliğe dönecek.
Tepecik Camisi'nin karşısındaki dürümcüde yine birşeyler tıkınıyor Ercü ve burada ayrılıyoruz.


Hiç yorum yok: