1 Şubat 2015 Pazar

Bodrum uçuyor.

1 Şubat 2015
Pazar

Yine geç kalktım ve BBK'nın bu günkü bisiklet turuna katılamadım.
Zaten 1 haftanın yorgunluğu var üzerimde, bir de 2 gün önce sol ayağımın baş parmağına düşen yatak bazası yüzünden bir de onun acısını çekiyorum.
Olsun, zaten çok rüzgar var, bisiklet sürmek için berbat bir hava.
Kalan kolileri açıp, evi yerleştirmeye devam edeyim.

Günlerdir bisiklet gezisi yapmadım çünkü evimi taşımakla uğraşıyordum.
Yağmur altında, 3 günde ancak taşınabildim.
Zeus bana gıcık gitti bu günlerde.
Ben de inat ettim, o yağmurda, her eşyanın ıslanması pahasına taşıdım evimi.
Şimdi yerleşme zamanı.



3 saatlik ev işinden sonra pes ediyorum ve bisikletin üzerinde buluyorum kendimi.



Niyetim, Gümüşlük'te bir çay içip dönmek.



Ortakent, ardından Gürece yokuşu sonunda iniş.



Fotoğrafları boyut ayarına el yordamıyla eriştim makinede, daha küçük boyutlu fotoğraflar çekiyorum artık, bu yüzden daha çok fotoğrafım olacak bu gezide.
Nikon'um can çekişse de henüz son nefesini vermedi.
Helal olsun, sağlam makineymiş.



Özlemişim kısıtlama olmadan özgürce fotoğraf çekmeyi.



Bas deklanşöre NeO, parmağın da ağrımıyor ya..!



Hadi, yeter bu kadar deyip, makinenin kapama düğmesine basıyorum ama bir türlü kapanmıyor.
Şaka gibi bu makine yahu..
Böyle durumlarda makineyi ağzımla tutup, sağ elimi gidondaki görevine iade ediyorum.
Gümüşlük sapağı tehlikeli bir sapak, ben de yokuş aşağı koyvermişim, tek elle fren yapmam.




Gümüşlük sapağını geçince duruyorum, makine neden kapanmıyor anlayalım bakalım.
Hiçbir kumanda cevap vermeyince, pilini ve kartını çıkarıp, yeniden yerine takıyorum. Artık çalışıyor ve kapanıyor.
Diyorum ya, Nikon, can çekişiyor ama ölmüyor.



Belki Turgutreis'ten sonra Gümüşlük'e giderim deyip basıyorum pedala.
Al sana Turgutreis.



Yıllar sonra, buralar şehir olduğunda böyle sararmış fotoğraf görüntüsünde olacak Turgutreis.
Ne acı!




Duble çayımı alıp, feyste yer bildirimi paylaşıyorum çayımdan yudum almadan, asık suratlı halimle.



İlk kuçu göründüğünde, suratımda asık masık kalmıyor haliyle.



Bazen düşünüyorum, Turgutreis'e mi taşınsam acaba diye. Bir de bisikletçi dükkanı açarım anasını satayım.



Şaka şaka, ben buralara arada bir gelip keyfini çıkarmayı seviyorum.
Benim yerim Bodrum.



Terimi daha da soğutmadan kalkıyorum.
Bir iki fotoğraf daha çekeyim.
.



Bu fotoğraf boyutu ayarlaması iyi oldu.



Ne büyük bir özgürlükmüş meğer, düşünmeden deklanşöre özgürce dokunabilmek.

Bu fotoğraftan sonra Kerim arıyor.
Antalya'dan dönüyormuş, "Hafta içi pedallayalım başgan." deyip duru.



Rüzgar yavaşlamıyor ve ben de Bodrum'un yolunu tutuyorum.
Gümüşlük bir başka güne kaldı artık.
Zaten hafta sonu çok kalabalık oluyor, hafta içi Gümüşlük'ünü daha çok seviyorum bizzat.



Saatte 35 km hızla yandan esen rüzgar, bisikleti zaman zaman savursa da fotoğraf çekmekten vaz geçmem.



Gürece yokuşunu da yedik.



Önümüzde Ortakent.



Ortakent'e doğru da muhteşem bir iniş var.



Yeşil ışıktan kurtulup, hapisten kaçmış gibi araba sürenlerin yolu boşaltması bekliyorum inişin keyfini çıkarmak için.



Baharı bekleyen kumrular gibi...



Biliyorsunuz Atölye NeO' da evimle birlikte Konacık'a taşındı.
Çünkü o bir ev atölyesi.
Adresi kolayca bulabilmeniz için size görsel hazırladım.

Bodrum'dan gelirken, Konacık ışıklardan sağa, Turgutreis tarafından gelirken ışıklardan sola döneceksiniz.
Cami sağınızda kalarak devam edin.



Sağdaki 2inci sokağa sapın.



Bu sokağın adı Lise Sokak.(mavi tabela)
Beyaz tabelada ise "Yaşam Konakları Sitesi" yazıyor.



Sokağa girince 50 m sonra sola dönen ilk sokak benim sokak efems.



Hafif yokuş gibi görünse de hepi topu 50-60 m.



Sokağa girdikten 100m sonra, soldaki son ev benimki.



İşte bendeniz NeO, Bisikletim BeBeK, motosikletim Fiddle ve arkadaki de yeni evim ve tabiki Atölye NeO.



Kolaymış di mi? :)



Hoş geldiniz.
Buyrunuz efems.


...

..

.





Hiç yorum yok: