2 Şubat 2015 Pazartesi

"Değerli Bodrum'lular."

2 Şubat 2015
Pazartesi

Şu taşınma işini halledip, yavaş yavaş da yerleşmeye başladım ya keyfime diyecek yok.
Keyifli olunca da ben ne yaparım?
Bisiklete binerim tabi.



Müzik setimi de kurdum bugün, ev daha bir şenlendi.
BeBeK, kapının dibinde bana bakıp duru.
"Yeter şu evle uğraştığın NeO, hepsini bir kerede yapamazsın.
Spor yap, kafan açılsın, şöyle Yalıçiftlik taraflarında bol oksijen al bakalım biraz." mı diyor?



Şu ev meselesi yüzünden pedalamayı azalttığım doğrudur.
1 Şubat pazarla başladık yeniden turlara.
Bugün de 2 Şubat pazartesi, ister misin tüm Şubat boyunca hergün tur yapayım?
Olur mu olur.
Büyük konuşmayayım, dün bir bugün iki.



Neyse, pedallayalım da kaslarımıza kan gitsin, kafamız daha iyi çalışsın.
Konacık'tan Oasis'e doğru trafik korkunç.
Beni pek ilgilendirmiyor bu durum.
Aralarından fotoğraf çekerek süzülüyorum.



Onlar ışıkta beklerken, ben çoktan antik tiyatro yokuşunu tırmandım bile.



Kızılağaç sapağındaki bu tabelayı geçtikten sonra geri dönüp fotoğrafladım.
Bizim milletin bu tabela düşmanlığına akıl sır ermez.
Kimin yaptığını bulup, gidip, arabasını, evini karalayasım var.



Çok kızıyorum çok.!



Hayvancıkları o tip insanlardan daha çok seviyorum.



Ben de laf söyledim şimdi.
Elbette tüm hayvanları çok seviyorum, çünkü onlar asla hiçbir şeye zarar vermeyi düşünmezler.
Şeytan, insana mahsustur.



Mangalcı'dan katılacak kimse yok.
Bu havada kimsenin pedallayası yok zaten.



Burada "Ömer Çıkmazı" adlı zat oturuyor herhal.



Bakım gerekiyor.



Bodrum yarımadasında kaç tane sarnıç var acaba?



Yine o inekli kadın.



Her gün, o çayır senin, bu çimen benim dolaştırıp duru o ineciği.



"Değerli Bodrum'lular;
Beldemize bahar gelmiş olup, kış günlerini şimdiden geride bırakmış bulunmaktayız."



"İster inanın ister inanmayın, bu yıl kış mevsimi işte bu kadarcıkla kalacak.
Klimalarınızın ayarını düşürün, sobanıza 2 odun daha az atın."



"Değerli Bodrum'lular, şimdi bisiklet zamanıdır.
Hemen BBK Bodrum Bisiklet Kulübü'e üye olup, bisikletinizi Atölye NeO'da bakımını yaptırıp hazır edin.
Hafta sonları BBK'nın muhteşem bisiklet gezilerine katılıp baharın doğada yarattığı muhteşem güzelliklere şahit olun.
Şimdiden papatyalar Kızılağaç bahçelerini doldurmaya başladı."



"Ağaçlar patır patır çiçek açıp, erken gelen baharı karşılıyor.
Değerli Bodrum'lular, ya siz ne yapıyorsunuz?
Hala kış uykusunda miskin miskin soba, şömine karşısında pijama terlik televizyon mu takılıyorsunuz?
Yapmayın etmeyin, uyanın ey Bodrum halkı.
Bahardır bu çabucak geçiverir.
1-2 hafta papatya haftasıdır, 2 hafta sonra papatya görmeye gidersiniz, bir bakmışsınız ki papatyaların yerlerini gelincikler almış.
Siz uyuşukluğunuzdan kurtulamadan yaz geliverir, bu sefer de sıcaktan şikayet edersiniz.
Bu fırsatı kaçırmayın değerli Bodrum'lular."



İşte ispatı.
Bunu görüp de "Hala kış aylarındayız." diye bilir misiniz?



Yalı'daki bakkaldan 2 tane çikolata alıp..



Hasan Motel'e uğradım.



Hava yeniden kapamaya başladı.



Hasan Motel'de pisi ve kuçudan başka hayat yok.



Tersanede de bir durgunluk.



...



Ben yine Yalı Cafe'ye gittim çaresiz.
Aslında burası daha ucuz diye tercihimiz ama Hasan Motel'de Özge'yi de özlemiştim doğrusu.
Neyse bir dahaki sefere.



Kara pisi yemek derdinde.



Çikolata onun için zararlı.
O yüzden vermedim.



Yan masa zaten onu besleyip duru.



Dönüşe geçtiğimde hafiften bir kaç damla ile çise durumu başladı.
Ben de tedbirimi aldım.
Yolda bisikletine bağlı römorkuyla ot taşıyan bir Kızılağaç'lı, "Bu hava yağmaz. En fazla böyle çise takılır." dedi.
Dediği de çıktı.



Kızılağaç girişinde, bu kedili çocuk da yürüyüşe çıkmış, kediler de peşinde.
"Yapçak bişe yok." dedi bu durum için.



Yapçak bişe var tabi.
Besle onları mesela.



Abi bu ne?
Markayı seçip, logo da yapmışlar "Sika" diye.
Sonra da "Ne yaptık biz yahu." diye pişman olup, "Siga"ya dönmüşler ama nafile, olan olmuş artık.



Çise durumu devam etmekte ama bulutlar koyu gri olmakta gitgide.



Olsun, ben hazırlıklıyım.



"Zeus, bugün kararsız gördüm seni."



Konacık girişinde bulutların arasından mavi gökyüzü yüzünü gösteriyor.



Zeus'muş, pehh..!



Arka yollardan eve doğru.



Kavşaktaki 2 kuçudan biri benden rahatsız oldu.

"Hav da hav." 
Durdum, "Ne o, tanımadın mı beni? Benim NeO."
"Hav hav, o nasıl isim yahu? Ne o? NeO mu?"

E, haklı tabi.




O kadar hazırlık yaptık yağmur yağacak diye ama tık yok.



Ulan Zeus, senin yatacak yerin yok. İyi mi..!



Son durum budur.



..

.





Hiç yorum yok: